Tesadüf mü bu?
Senle karşılaşmamız...
Bilemem anlayamam kaderin cilvesinden,
Ne hoştur oysa,
Hatıralarla, hayallerle cıvıtmak bu yaşta.
Mucize mi?
Bu kadar güzel olmamalı.
Modern Kore edebiyatından Çukur!
Biraz farklı kültürlerin edebiyatını tanımak hevesiyle önce Japon edebiyatına sardım. Haruki Murakami, Osamu Daza falan derken oradan Arap edebiyatına atladım. Necip Mahfuz, Nizâr Kabbani filan... Sıra geldi Kore edebiyatına. Aradığımı buldum mu, tartışılır.
Adının hiç de önemli olmadığı bu çekik gözlü
"Kim sever havalimanlarını, garları, hele ki terminalleri; kavuşturmuyorsa sevdikleriyle gideni yada döneni?.. İstemem şimdi; kimse yolcu etmesin, el sallamasın kimse arkamdan. Az sonra dönecekmişim gibi çıkmalıyım o kapıdan. Ayrılığın güzeli var mı? Severken ayrılmanın yarası hep kanamaz mı?.. Teselli yok biliyorum, çok severken ve hatta birlikteyken bitip gidenlerin acısına. Ayrılık değil çünkü kalbe düğüm atan. Ayrılığa bile bir ağrı kesici buluyor da insan, ayrılmadan kopmaya, uzun uykulara sebep bir şifa gerekiyor. Uyurken unutmaya yarayacak. Her gidiş bitirir mi bir şeyleri? Her giden götürür mü en güzel şeyleri? Yok mudur dönenlerin, bulut yükü özlemle döndükleri?"
Doğuda bir baba vardı
Batı gelmeden önce
Onun oğulları batıya vardı
Birinci oğul batı kapılarında
Büyük törenlerle karşılandı
Sonra onuruna büyük şölen verdiler
Söylevler söylediler babanın onuruna
Gece olup kuştüyü yastıklar arasında
Oğul masmavi şafağın rüyasında
Bir karaltı yavaşça tüy gibi daldı içeri
Öldürdüler onu ve gömdüler kimsenin