Hz. Ali (kv) diyor ki:" ...ve bilin ki Kur'an, öğüdünde asla şaşmayan, yol gostericiliginde asla yanlışa ve sapikliga düşürmeyen, söyleyiş ve anlatışında asla yalan söylemeyen bir öğütçudur. Kur'anla oturup kalkan, kalktığında kendini iyilik ve hidayet açısından kazanmış, körlüğünü azaltmış olarak bulur. Bilin ki , hiç kimseye Kur'an'ın hidayetinden sonra herhangi bir ihtiyaç, herhangi bir yoksulluk gelip çatmaz; hiç kimse ona uymadan önce arzu ve isteğe doyamaz. Bundan dolayı dertlerinize ondan şifa dileyin. Çünkü o, en büyük dert olan küfür, iki yüzlülük, isyan ve sapıklığın tek devasıdır...
"Fâtiha Sûresi her derde devadır."
*
"Fatiha bütün dertlere karşı şifadır."
'' Fatiha Sûresi, zehirden kurtulmak için şifadır."
* * *
Fatiha nazara, göz değmesine karşı da bir şifa kaynağıdır.
Imran bin Husayn'ın rivâyetine göre Resûlullah
(a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
"Fatihayı ve Âyetü’l-Kürsiyi bir kul okursa, o gün ona
insan ve cin nazan değmez."
Sonra da O'na bahşettiği mevhibe ve hidâyet sebebi ile O'nu övmüş ve bu övgüsünün itmamı için iki te'kid harfi (inne ve lam) ile te'kidleyerek şöyle buyurmuştur. {Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.) Kalem: 4 (Ayet-i kerimedeki yüce ahlakın) Kur'an-ı Kerim olduğu, İslam olduğu, güzel tabiat olduğu veya Allah Teâlâ'dan başka isteği olmadığı tefsirlerde söylenmiştir.
ثم أثنى عليه بما منحه من هباته ، زهداه إليه ، وأكد ذلك تتميما للتمجيد بحرفي التوكيد ، فقال - تعالى - :
«وإنك لعلى خلق عظيم» [ القلم : 4 ]
قيل : القرآن
وقيل : الإسلام ،
وقيل: الطبع الكريم ،
وقيل : ليس لك همة إلا الله.
Dertler; Allah'ın kelamına karşı nasıl durabilir ki? Şayet o dağlara inmiş olsaydı onu paramparça eder, yeryüzüne inseydi ikiye bölerdi. Nitekim kalbi ve bedeni hastalıklardan
hiçbiri yoktur ki Kuran’da onun devasına, esbabına ve korunma yollarına dair delalet yolları
bulunmasın; bu mümkün değildir. Ancak bu herkese nasip değildir..
Nihayet Allah kimlere
Kur'an anlayışı lütfetmişse ancak bunlara onlar vakıf olabilirler.
Rabbimiz buyuruyor :"Sana, üzerlerine okunmakta olan kitabı indirmiş olmamız onlara kâfi gelmedi mi?"
|Ankebut.51
"Kuran'dan inananlara rahmet ve şifa olan şeyler indiriyoruz. O, zalimlerin ise sadece kaybını artırır" | İsra.82
Kuran’ın Şifa vermediğine, Allah şifa vermez; Kuran’ı kâfi görmeyene, Allah yardım elini uzatmaz.
Kur'anla yüreğini, ailesini toplumu ve topyekun insanlığı aydınlatan insan. kalbinde taşıdığı o Kur'an onda kaldıkça onun iki dünyanın acılarından korunacağını Efendimiz şöyle haber vermiştir:
"Kur'an okuyunuz Allah, kalbinde Kur'an olan kişiye azap etmez" iki dünyada da yanmamak için Kur'an'a dönelim ve son sözü Hz Ömer'e bırakalım: "Ey Kurra topluluğu! Başınızı dik tutunuz. Kur'anla yolunuz apaçık olmuştur. Hayırda yarış ediniz. İnsanlara yük olmayınız" (Et Tibyan fi Adab Hameleti-l-Kur'an 26)
Temiz bir toplum meydana getirmek için, helal lokmayla beslenmış, iffetını korumuş, eğitimli, imanlı, Müslüman kadın ve erkeklerin birleştirerek tertemiz çocuklar meydana getirerek neslimizi devam ettirelim.
Günümüzde Peygamber olmadığı için Peygamberlerin öldürülmesi de söz konusu değil. Ancak iki bin sene önce Peygamber öldüren Yahudilerin bugünkü çocukları, iki bin sene önceki dedelerinin yaptığı hatayı aynen onayladıkları için, aynı katilin karakterini taşıdıkları için bu ifade kullanılmıştır.
Hud suresinin 47 nci ayetinde ne istediğini bilmemekten Allah'a sığınmaya işaret edilmiştir. Ne istediğimizi, ne zaman isteyeceğimizi, kimden isteyeceğimizi çok iyi bilmeliyiz.
Çağdaşlarının ona verdiği ad Şeyhel Reis veya Hakkın Hücceti; şakirtleri için sadece Reis; Batı dünyasında Doktorların Şahı. 980'de Buhara civarında doğmuş, Samanilerden Mansuroğlu Nuh'un saltanatı döneminde.Babası Belh'den gelmiş. Buhara, Samanoğullarının payitahtı ve bir irfan merkezi. Gazneli Mahmud'un saltanatına kadar bu