12-15. yüzyıllar arasında Konstantinopolis'te üretilmiş ve hacılar tarafından Rusya'ya götürülmüş çok sayıda taş ikon, Konstantin'in politikasında başarılı olduğunun da bi­rer kanıtıdır. Çoğunlukla Yedi Uyur imgesi, bakire meryem ve çocuk İsa ile Aziz Nikolas ve İsa ile ve nadiren de bilin­meyen azizler ve piskoposlarla beraber işlenmiştir. Bu taşla­rın bazılarının arkasında ise "kutsal mezar" vardır ki bu da taşların hac ile ilgili olduğunu gösteren işaretlerden birisidir. Hacılar için üretilen eserler taşınması kolay küçük işlevsel parçalardır. Küçük resimler hıristiyanlık inancına göre önemli sahneleri konu alırlar. Bu eserler hacıların hafızaları­nı tazelemeye ve anlatılan çeşitli dini temaları görselleştir­meye yararlar. Moskova Tarih Müzesi'nde bulunan 13. yüz­ yıla ait Konstantinopolis yapımı taş muska bunlardan birisi­dir. (*) Bu eserde Yedi Uyur'un imgesi Latince yazıtlar ile birlikte verilmiştir. Muskalar gerek küçük olmaları gerekse hacıların hafıza­larını tazelemeleri açısından bu küçük ikonalara benzeselerde olayların pek görselleştirilmediği kimi zaman çeşitli sem­boller ve yazılar ile anlahldığı eserlerdir. Fakat muskalar diğer küçük ikonalardan farklı olarak insanların hayatların­ da kendilerini güçsüz hissettikleri çeşitli konularda başvura­ bilecekleri değerli parçalardır. Jasper (yeşime benzer bir taş), gematite, kantaşı (üzerinde kırmızı lekeler olan bir çeşit yeşil kuvars) gibi değerli taşlardan yapılan muskalar Doğu Roma'da ve erken dönem Rusya'sında da yaygın olarak görü­lür.
Sayfa 45
"Sonra biri çıkar der ki; Kalbin bedenine göre fazla büyük. Biraz kıralım.!" . Cemil Meriç, altın ile camı kıyaslarken "Cam değerlidir, bir kalbi var, kırılıverir.” diyerek camdan yana tavır alır. Bize de "kırılabilen" şeylerin değerini göstermiş olur. İnsan da öyledir kırılıverir, sonrasında ise bu kırılmalarından suskunluklar meydana getirir. Kırılmanın bir rengi olacak olsa o renk kesinlikle mavidir derim. . “Blue” sözcüğünün İngilizcedeki anlamlarından birisi de hüzündür. “Blues" da anlamını buradan alır. Bizde de “Gök/Mavi” hüznün rengidir. Zira deniz ve gök bu dünyaya ait sınırları zorlar. Böylece hüzün anlamını bulmuş olur. Hüzün sığamamaktır. Hüzün, kalbimizin bedenimize, dünyaya sığma çabasıdır.
Reklam
Ötüken Dergisinin İşleri: Ötüken'e gelen şiirleri okuyup basılabilecek olanları seçmek de Atsız'ın işidir. Bu arada bir de roman yarışmasında jüri üyesidir: "Ötüken hakkındaki tenkitlerinde de haklısın ama ne yapalım? Eldekiler bunlar. Daha iyi şiir istiyorsun. Ben, bana gelen okkalarla şiirin en iyilerini seçip Sançar'a
Resulullah Efendimiz (sav) kalpten, bir bilgi ambarı ve insanın amellerine karşı hassas bir "kap" olarak bahseder. Mesela kötülüklerin kalbi rahatsız ettiğini ifade eder. Yani kalp aslında kötülüğü hissetmektedir. Gerçek şu ki insanlar korkunç işler yaptıklarında, "kendi özleri" yaralanmaktadır. Fyodor Dostoyevskş'nin Suç ve Ceza'sında harika bir biçimde anlattığı gibi, suçun bizzat kendisi bir cezadır çünkü insanlar nihayet yaptıkları işlerin acı sonuçlarıyla yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Biri bir suç işlediğinde, aslında bunu öncelikle kendi kalbine rağmen yapmış olur ve bu durum zamanla bütün varlığını etkiler.
Sayfa 15 - timaş, 2019
Düşünce bir defa yazıldı mı artık sağda solda dolaşır; anlayanın anlamayanın eline düşer; kime bir şey söylemeli kime söylememeli bunu seçemez; çünkü yazı da resim gibi derin bir sükuttur. Onu konuşturan kişi, simgelerin temsil ettiği gerçekleri bilmiyorsa hakikati bulamaz; yalnızca hoşça/boşça vakit geçirir.
Sayfa 71
İnsanın zihninde gizli olan gizemli madenleri kazması için bir bahtsızlık yaşaması gerekiyor; barutu patlatmak için basınç gerekiyor. Hapis, sağda solda salınan tüm yetilerimi bir noktada toplayıp birbirleriyle çarpışmalarını sağladı ve bildiğiniz gibi bulutların çarpışmasıyla elektriklenme oluşur, elektriklenmeden şimşek, şimşekten de aydınlık doğar."
Reklam
1,000 öğeden 391 ile 400 arasındakiler gösteriliyor.