Yıllarca Atatürk’ün hizmetinde bulunmuş olan Cemal Granda’nın anılarında da çok ilginç bir bölüm var: Atatürk, Çankaya köşkünde arkadaşlarıyla masa başı sohbetleri yaparken, sürekli olarak müzik çalınmasını istermiş. Bu yüzden de Cemal Granda gramofona sürekli plak yerleştirirmiş. Bir akşam, ne olduğuna bakmadan bir plak çekip çalmaya başlamış. Şiir okuyan gür bir ses doldurmuş odayı. Nâzım’ın o dönemde kaydettiği şiir albümlerinden biriymiş bu. Sofradakiler telaşlanmış, Cemal Granda plağı kaldırmaya çalışmış ama Atatürk “Durun, dinlemek istiyorum!” diyerek onlara engel olmuş. Şiirleri sonuna kadar dinlemiş. Bunların kime ait olduğunu sormuş. “Nâzım Hikmet” demişler. “Şimdi nerede?” demiş. Bursa cezaevinde yattığını söylemişler. Atatürk “Yazık!” demiş, “Acaba gel bizimle devrimimiz için çalış desek kabul eder mi?” Elbette o kadroda bulunan kimse bu isteği yerine getirmek için adım atmamış ve olay unutulup gitmiş.
"Bu damsız damda,
Bu Havvasız havada
'Saf Şair' olamıyor adam,
Sökmüyor sırf şiirsel yorum.
Hani
Ben artık şarkı dinlemek değil,şarkı söylemek istiyorum
Diyor ya Nâzım,
Ben de artık şiir düzmek değil,şiiri düzmek istiyorum."
Sayfa 14 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey... Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...
Ey mutluluğumun müziği şiir mayam
Iksirinin karışmadığı sular sığ, söyleşiler ham
Bense gözlerini dinlemek istiyorum bu akşam
Bütün sevdalı kuşlardan...