Denemeleri oldum olası sevmişimdir, alabildiğine düşünmeye sevk ediyor. Bu tür, Livaneli ile birleşince muazzam bir tat yaratmış. Bütün Livaneli serisini bitirmek için çok iyi bir başlangıç yaptığımı düşünüyorum.
Eserde yazarımız şunu belirtmiş; her eline kalemi alan yazar olmaya yelteniyor hatta olduğunu sanıyor. Unutmamak gerekir ki tek bir kelime, cümle ile eserini tamamlamak için uzun müddet bekleyen yazarlarımız, eser yazmak yıllarını alan güçlü kalemlerimiz mevcut sanat camiasında. Görüyoruz ki bu büyükler, sadece ülke içinde değil, koca dünya edebiyatında yankı uyandırmakta. Peki bir ülkeyi bu sanat görüşüyle tüm dünyaya duyurmak normal midir? Zannedilir ki, sadece yazar olmak isteyenlerin okuması gereken bir eser... Hayır.
Ülkenin sanat olarak, edebiyat olarak bilhassa kültür olarak da geldiği son noktaya haklı bir şekilde değinmiştir. Edebiyat aslında ruhun derinliklerine dokunmakla birlikte, yaşanan somut hallerin de bizlere eserle anlatılmasıdır demek istiyor yazar. Günlük hayattan çok şey bulabiliriz eserde, ben buldum.
Ve en üzücü nokta da şudur ki, kelimeler gitgide korkunç şekilde tükeniyor, tüketiyoruz. Bunu diğer dilleri biliyor'muş' gibi günlük hayatta konuşmaya borçluyuz! Ne olur 1000K, bari bizler yapmayalım. Türkçeye bye bye demeyelim!!!
Şu bildiğimizi sandığımız kelimelerden soyutlanalım, entelektüel kuşanmamızdan soyunalım.
Bu eser bana dokundu, sizlere de dokunmak için bekliyor. :)
Okuyacaklara, şimdiden keyifliii okumalar...