Uç benim boynumun soytarısı
kirle her cemreyi bana doğru olan
unuttum güçbela soluyan perdeleri dudaklarımı ısırdıkça kabaran akşam unuttum onu da.
Zaten bir tanım değil midir
tavsayan düşüp kalkmalara
hüznün hacanası diye bildiğim akşam
bir tanım değil midir o kıyısız ellerimiz
fırça çekmeye doğru ölümün bacısına parmak atmaya doğru şiir okuyaraktan
aşk – bir tanım değil midir –
kusturucu güzellikler ardından.
Her tanım bir ağı parçalıyor gibi çevremizde azgın atlar boşandıkça sesimin avlusundan uç benim boynumun soytarısı
dölle ovalı yüreğimi akarsuyunnan
göğsümde serinleyen akçıl kuşların
esirgeyen bağışlayan DİRENMEnin adıyla indir koynumun yılgısını mor bulutların ordan indir, indir de
geceleyin dupduru bir iniltiyi
bağrımdaki sağırlıkla değiştirmeye doğru – Fırlamayın, bıktım tanımlanmaktan.
Dişler arasında çıtırdayan bir çekirdek gibi
Açardım gözlerimi birden
Kırık tahta masalara öykünür, bir sigara yakardım
Dudaklarıma yapışır, yakardı dudaklarımı Gu-guk-guk! gu guk-guk! taneleri
Ve CUMHURİYET diye on harfli bir sözcüğü heceler içinden Mustafa Kemal. Ayağında kilot ve avcı ceketi/Atpaza-çrı'nda köftecilere dönercilere gülüp/Kuyulu Kahve'de tavla oynayanlara bakıp/iskambil oynayan çetecilerle selamlaşıp/ve Taşhan'da dolaşıp/Vasıfı, Necati'yi, Mahmut Esat'ı dinleyip/atlı atsız Kuvâyı Milliye'cilerle karşılaşıp/kalpağını kaşlarının üstüne düşürüp/ve bastonunu kaldırarak ve köpeğiyle Yahudi mahallelerinden geçip/ başını okşayıp sarı bir çocuğun (haftalardır kendi kendine düşündüğünden)/ve sol elini hep pantolonunun cebinde tutup — ki bıyıklı ki kolalı yakalı ve artık rakıya alışmış/ ve şiiri bıraktığı için küskün, isyanlı/ve çocuk gibi gözleri ve elleri
İskambil mi oynuyor Cebeci'de bir kahvede işçiler?
Sakallı ve gülüyor gibi yüzleri
Ve hep yanlarında taşıyorlar geceyi ve bir akar suyun yavaş yavaş
Kıvrılışını
Ve akışını sonra.
Öteki. Bu öteki kitap belki benim favori klasiğim olabilir. Ya da ilk ona girer kesinlikle. Tüm kitaplarım arasında da ilk ona girer. Konu, üslup, hikaye, yazarın sesi. Her şey mükemmel. Birinin iç dünyasına girmek, gezinmek, eksikleri ve fazlalıkları görmek ve bunu zamanın Rusya’sında yapmak. Müthiş bir eser. Kahramanımız Golyadkin bir memur. Tüm