Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.29
Filiz
Filiz
@siirkusu
Dışımız serseri, içimiz kütüphane...
MTO
79 reader point
Joined on June 2021
Okuma Hedefleri
144 syf.
·
Not rated
Evimi bulmama yardım eden kitap oldu.
İç dünyama dair bir çok cümle içeren yanımdan ayırmayacağım canım kitabım.
Hem yazarını hem de kitabını o kadar çok sevdim ki...
Cümlelerin altını çizmek istedim ama hepsinin altı çizilmeyi hak ediyordu benim nazarımda. Bu sebeple çizmedim hiçbir yerini.
Kitapta en çok da kendimizi sevebilmenin önemini anlatıyor.
Belki de en büyük destekçiniz bir kitap olur,
Bu kitaba bir şans vermenizi öneririm.
"En babasız evlerin, yetim kalmış odalarında çiçekler büyütmüş kadınlar kadar canım yandı o gece.
Kaburgalarıma saplanmış en paslı hançerleri söküp, geceye yürüdüm korkusuz.
Ellerinin beyazlığını aradım kuytularda, yoktu.
Tutunacak bir el bulamadığı ilk yerden, eve döner insan hep."
Teşekkürler Gregor
344 syf.
10/10 puan verdi
Nurullah Genç'in ömrünce geçtiği Zorlu yolları, verdiği mücadeleleri, yaptığı fedakarlıkları kendi ağzından dinlediğimiz harika bir kitap.
Hayatını okurken bazen ağladım bazense gülümsedim her şeyden önce özümsedim.
Kitabın incelemesini yazma konusunda kararsızdım çünkü ne yazsam yetersiz kalacak düşüncesi var aklımda ama yine de kitaba verilen emekten ve bu denli sevmemden dolayı bir kaç satır yazmadan geçemeyeceğim.
Öncelikle kitapta çok güzel kesitler yakalayacağınıza eminim.
Bir kitap sandığınızdan çok şey katabilir.
Üzerine düşüneceğiniz, kendinizden bir parça bulabileceğiniz çokça satır var özellikle şiirsever birisi iseniz hoşunuza gidecek şiirlere sahiplik eden bir kitap.
Gayet Akıcı ve şiir kokan çokça ders alacağınız ve okumak yerine yaşayacağınız bu kitabı seveceğinizi düşünüyorum.
Kitabın verdiği en büyük ders ise; "Yardım etmek üzere uzandığınız her el kendi elinizdir."
Spoiler verip kitabın heyecanını kaçırmak istemem bu yüzden diyeceklerim şimdilik bu kadar.
Keyifli okumalar dilerim...
112 syf.
·
Not rated
Kadim dostum Özdemir Asaf'ın birbirinden güzel şiirlerinin yer aldığı bu kitabı çok keyif alarak okudum.
Her sayfasında her dizesinde kendimden bir şey buldum
Uzun zaman sonra bu kitabı okurken huzuru hissettiğimi farkettim.
Kısa ve öz bir şekilde derin anlamları bize aktarabilen Özdemir Asaf her zamanki gibi harika.
Şiir seviyorsanız mutlaka alın okuyun derim.
Kütüphanenizde bulunması da güzel olur, canınız sıkıldığında bir sayfasını açıp huzuru tadabilirsiniz...
Hüzünlüyken, sevinçliyken, aşıkken kısacası her anımda şiire sığındım.
Bugün de Özdemir Asaf bana evini açtı ve sıcacık yuvasında misafir etti...
Keyifli okumalar.
Reader Follow Recommendations
256 syf.
9/10 puan verdi
Sevdiğim bir arkadaşımın tavsiyesi ile kitabı aldım,
Ya Nasip diyerek başladım.
Ana karakterimiz Hira'nın ve Yusuf'un hikayesi anlatılıyor.
Spoiler vermemek gerekirse kitapda sahabilerin hayatına sıkça yer verilmiş ve her biri Yusuf'un dilinden muhteşem şekilde anlatılıyor. Asla sıkılmadan heyecanla okudum. Bazı kısımlarında göz yaşlarınıza hakim olamıyorsunuz.
Duan varsa, duyan var bil!
Tam, olmaz artık bitti her şey derken nasibinde varsa oluyor işte.
İmkansız diye bir şey yok.
Sen tohum ek filizlenmezse toprak utansın.
O kadar güzel bir dil ile nasibi anlatmış ki kitap bitmesin iseyeceksiniz.
Keyifle okuyacağınızı düşünüyorum.
Şimdi sana tavsiyem, kağıttan iki gemi yap.
Birinin adı umut diğerinin adı dua olsun.
Tevekkül denizine bırak sahilden, arkana yaslan ve sadece şu iki kelimeyi söyle:
Ya Nasip
200 syf.
2/10 puan verdi
Öncelikle merhaba.
“Söz Uçar ScreenShot Kalır” 2018 yılında Ephesus Yayınlarından çıkan 200 sayfalık bir kitap.
Kitabı çok güzel göründüğü ve tasarımı güzel olduğu için aldım. Gerçektende kapak tasarımı ve iç tasarımını çok beğendim fakat siz de biliyorsunuz ki asıl önemli olan içerik. İçeriğini pek böyle beklemiyordum ama yine fena değil :)
Şöyle ki: Her sayfasında bir söz var. Bu biraz kağıt israfı olabilir. İçerisinde absürt kelimeler barındırsa da güzel sözler de vardı.
Canınız sıkıldığında kitaplıktan alıp içerisinden rasgele bir sayfa açıp o sözü okumak isteyebilirsiniz :)
Ama bunun yerine Facebook hesabı açıp kağıt israf etmemiş olursunuz. Zira içerisindeki sözler Facebook'da olan sözleri andırıyor.
Her şeye rağmen okurken keyif aldım. Yolda okuduğum için bana bir vakit kaybı da olmadı.
Boş vaktiniz çoksa takılmak için okuyabilirsiniz.
Son olarak kitaptan bir alıntı bırakıyorum:
Tanışacak bir şeyler bulmalısınız.
Bavulunuza sığmalı hayalleriniz.
Geride bırakın her şeyi.
Yaşam çok hızlı.
Çok, çok hızlı biliyorsunuz siz de; inkâr etmeyin!
Bedeninizde gizlediğiniz bütün yalanları, bütün yaşamları, bütün kaygılı düşüncelerinizi, plansız ve kimyasız argümanlarınızı doldurun ruhunuza ve terk edin kainatı...
Keyifli okumalar dilerim.
72 syf.
8/10 puan verdi
"Kızıl Veba" benim için bir yazılı filmdi. Okurken kitap okuduğumu unuttum adeta kitabı yaşadım.
Kızıl Veba 1912 yılında yayımlanmıştır.
"Kıyamet Sonrası Edebiyatı" olarak isimlendirilen edebî türün ilk örneklerindendir.
Kızıl Veba'da 20. yüzyılın başından yüzyıl sonrasına hatta bugünün dünyasına kadar bakan Jack london'ın öngörülerindeki keskinlik, kitabı bir klasik olmanın ötesinde günümüz için hala canlı bir roman kılıyor.
Kitap okumayı sevmeyenlerin bile tek solukta okuyabileceği harika bir kitap. Okumadıysanız, okumanızı öneririm.
400 syf.
·
Not rated
Bir arkadaşımın önerisi ile kitabı okudum. Fakat pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Watpad, genç kurgu türü kitaplar okuyorsanız büyük ihtimalle beğenirsiniz. Ben genelde kült romanları okumayı severim büyük ihtimalle bu sebepten ötürü pek hoşuma gitmedi. Kitabı okuyup okumamak size kalmış.
Üzgünüm ki kitap beklentimi karşılamadı.
109 syf.
·
Not rated
Amok Koşucusu ve Sahaf Mendel adlı iki novellanın yer aldığı bu kitapta ilk novellamız olan Amok Koşucusu ile ilgili görüşlerimi belirteceğim.
Tıpkı "Satranç" kitabında olduğu gibi buradaki Ben-Anlatıcı da sıradan olmayan, alışılagelmişin dışında bir adam olan Amok koşucusu Leipzigli doktorun hikayesine ilgi duyar. Sigmund Freud'un
183 syf.
·
Not rated
Cengiz aytmatov'un birbirinden güzel üç hikayesinin yer aldığı bu kitabın ilk hikayesi olan;
"Yıldırım Sesli Manasçı"da; önemli olanın fikir olduğu, fikirlerin ölümsüz olduğu ve fikirlerin insandan insana geçerek varlığını sürdürmekte olduğunu bu hikaye sayesine görmekteyiz.
İkinci Hikayemiz olan "Yüz Yüze" de ise İkinci Dünya Savaşı'nda savaştan kaçan ve köyüne dönen ama bir savaş kaçağı olarak herkesten uzakta yaşaması gereken ve bundan dolayı civar dağlarda yaşamını sürdüren bir çocuk babası olan İsmail'in serüvenin görmekteyiz.
Ve son Hikayemiz olan "Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek" de ise fedakarlığı en etkileyici hali ile görmekteyiz.
Cengiz Aytmatov'un eşsiz üslubu ile duygu yüklü hikayeleri kaleme aldığı bu kitabı okurken eminim siz de etkileneceksinizdir.
Keyifli okumalar dilerim...
Yıldırım Sesli Manasçı - Yüzyüze - Deniz Kıyısında Koşan Ala KöpekCengiz Aytmatov · Ötüken Yayınları · 20101,434 okunma
256 syf.
2/10 puan verdi
Kitap hakkında fazla bilgi vermeyeceğim. Kitabın neredeyse %98'lik kısmında iki karakterin diyaloğu geçiyor. Psikolojik yardıma ihtiyacı olan Dilhun'a bu süreçte Vaveyla yardım ediyor.
Açıkçası akıcı bir kitap değildi. Bir an önce bitsin dedim artık. Çünkü sadece iki kişinin diyaloğunu okumak ister istemez sıkıyordu.
Yine de okuyacak olanların kitaptan beklentisi umarım yüksek değildir. Çünkü birazcık hüsrana uğrayabilirler.
İyi okumalar...
152 syf.
6/10 puan verdi
Bir çiftlikte yaşayan hayvanların kendilerini ezen ve sömüren insanların yönetimini devirip eşitlikçi bir toplum oluşturdukları; ama zamanla, kurnaz ve iktidar düşkünü olan domuzların, devrimi yolundan saptırarak, insanların yönetiminden neredeyse daha baskıcı ve acımasız bir diktatörlük kurdukları Hayvan Çiftliğinin taşıdığı iki uçlu yergi mızrağının bariz bir şekilde belli olduğunu düşünüyorum.
Kitabın başlarında " Bütün hayvanlar eşittir." Diyen Koca Reis'in bu sözü garip bir değişikliğe uğramıştır. " Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir."
Bir baskı biçiminin yerini başka bir baskı biçimi almıştı. Tek fark hayvanların eski efendileri olan insanlar yerine domuzlar olmasıydı.
Domuzlar ile insanlar aralarında dostluk sağlamışlardı. Çiftlikteki diğer hayvanlar, insanlar ile domuzları birbirlerinden ayırt edememektedirler. Domuzlar insanlara dönüşmüştü...
Keyifli okumalar dilerim...
172 syf.
4/10 puan verdi
Kitabın baş karakteri olan 15 yaşındaki Alex adındaki genç diğer 3 arkadaşı ile aklınıza gelebilecek her türlü zorbalığı yapmakta, masum insanların canlarını okumaktadır. Aslında düzenin birer kurbanıydılar. Bunları bize aktaran Alex bizlere kardeşlerim diye hitap ederken tiksinti duymamam olanaksızdı öyle bir cani bana kardeşim diye hitap ediyordu. Alex bir gün arkadaşlarının ihanetine uğrar ve polis tarafından yakalanıp 14 yıl hapis cezasına çarptırılır. 2 yıl sonra "Suçluları Yeniden Topluma Kazandırma” programı kapsamında, “Ludovico” adlı bir tedavi yöntemi geliştirmişlerdir. Bu yöntem sayesinde suçlular artık suç işlemeyecek topluma yararlı bir birey olacaktır. Bu deneyin ilk kobayı olan Alex üzerinde bu yöntemler uygulanır. Yöntem ki ne yöntem sormayın! 15 gün boyunca insanlık dışı yöntemler uyguladılar burada ister istemez Alex'e acıdım.
"İyilik kişinin içinden gelir."
"Kişi iyiliği seçebilmelidir. Kişiye seçme hakkı tanınmazsa, o kişiliğini yitirir."
İşte Alex için de durum buydu. Alex iyiliği seçmemişti buna mahkum olmuştu. Türlü yöntemler sonucunda Alex'in kötülük yapması bir şekilde engellenmişti. Kötülüğü düşünmesi bile onu hasta ediyordu. Fakat Alex'in içindeki kötülük ölmedi sadece onu yapması engelleniyor. Sözde özgürdü!
Her ne kadar argo bir dile sahip olsada verdiği mesaj bakımından evrenseldi. Yayımlandığı günden beri kült bir roman özelliğini kaybetmeyen bu romanda;
"İyi ya da kötü nedir?"
"İnsan özgür iradesi ile kaderini seçebilir mi?"
Gibi soruların yanıtları aranıyor.
Keyifli okumalar dilerim...
72 syf.
·
Not rated
Her zaman diğerlerinden farklı bir çocuk olan Berger adındaki genç, büyük umutlarla geldiği Viyana’da hayallerinden çok daha farklı bir hayata yelken açar ve başka insanlarınkinden çok daha farklı olan ruhu, onu önce derin ve yalnız bir karanlığa sonra da sonunu getirecek bir umuda, yeni bir yaşama, aydınlığa sürükler. Berger umutsuzluğu da en derin haliyle deneyimliyor. Tam vazgeçtiği anda karşısına çıkan şans, bir anlamda kaderin güzelliğinden ibarettir. Yeni bir hayat umut ederken yepyeni bir şehir, gerçekleşmeyen beklentiler ve yolun sonunda varolan hayal kırıklığı, çıkarcı arkadaşlıklar, onun her zaman diğerleri tarafından dışlanması hemde en yakını sandığı kişinin bile ona her zaman aşağılayıcı bir ifade ile bakması, bütün yaşananlardan sonra ölümün karanlık yüzü…
Ne acı bir son...
Zweig, güçlü kalemiyle, kitapseverleri duygudan duyguya sürüklenecekleri bir okuma yolculuğuna çağırıyor. Siz de daveti geri çevirmeyin derim :)
Keyifli okumalar...
126 syf.
·
Not rated
İç dünyası zengin ve melankolik olan genç Werther'in nasıl güzel, nasıl da zarar vermeden Lotte'ye karşı hissettiği derin aşkı, mutluluk ile ıstırap arasında kalışını ve sonunda kimsenin zarar görmesini istemeyip birinin ölmesi gerektiğine ve bunun kendisi olduğuna karar veriyor bu intihara sürüklenişi konu alan çok güzel bir kitaptı.
Goethe’nin bu eserini okurken çok etkileneceğinizi düşünüyorum. Mutlaka okumanızı öneririm.
Keyifli okumalar.
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021121.6k okunma
68 syf.
·
Not rated
Kitapda (sözde) akıl hastası olan Ivan Dmitriç ve doktor Andrey Yefimıç arasında geçen felsefi konuşmaya değiniliyor.
Hasta çektiği acılara ve içinde bulunduğu kötü koşullara karşı çıkarken, doktor bunları geçiştirip ağrının onu düşünmekle oluştuğunu iddia ediyor. Bunun üzerine (sözde) akıl hastası olan Ivan Dmitriç; " Acıyı küçümsersiniz ama parmağınızı kapıya sıkıştırdığınız vakit en yüksek perdeden inlersiniz! " diyerek karşı çıkmaktadır.
Kitapda dikkatimi çeken bir şey de; gayet zeki bir insanın "akıl hastası" diye nitelendirilip, akıl hastanesinde tutulması. Günümüzde de böyle değil midir? Nerede bir akıllı olsa sırf görüşü farklı diye susturulmaya çalıştırılıp yaftalara maruz kalması?
Lenin'in de dediği gibi kendimi altıncı koğuşa kapatılmış gibi hissettim.
İlham verici bir kitap okumanızı öneririm.
50 syf.
·
Not rated
Zweig bu kitabında aslında bizden bir şeyler anlatmaktadır. Uygulanan psikolojik baskılar ve insanın iç dünyasında var olan çatışmalar Zweig'in psikolojik betimlemesi ile açıkça ortaya serilmiştir. Yaşantımızda bizlere dikte edilen istenmeyen düşünceler ve bize bunları mecbur kılmak üzere tasarlanmış olgular. Kitapta düşüncelerin özgür olmasının yaşamımızda büyük payı olduğunu vurguluyor zira; " İnsan kendini kaçak hissettikten sonra hiç bir yerde özgür değildir." görüşünü kanıtlar nitelikte bir kitap diyebilirim.
Tek solukta okunabilecek ufuk açıcı bir kitap, okumanızı tavsiye ederim.
200 syf.
·
Not rated
Hemen hemen her sayfasında kendime yeni bir şeyler katabildiğim muhteşem bir kitaptı.
Maddi anlamda istediği başarıya ulaşabilmiş ve maddi anlamda her şeye sahip bir avukatın içinde oluşan derin boşluğun yerini spirituel bir yaşamın almasını anlatmaktadır. Kitap ancak kendimize yaptığımız bir yatırımın gerçek olabileceğini, geleceğe yönelik gerçek cömertlik şu an mevcut olan her şeyden vazgeçmeyi gerektirdiğini ve geçmişimizden asla pişmanlık duymayıp onu bir öğretmen olarak kabul etmemiz gerektiğini öğütlüyor.
Okumanızı öneririm.
