Murtaza Acar: "Yerli arkadaşlar, Rumca konuştuğumuz için şikayet ettiler. 'Ne anladık biz bundan... Giden de Rumca konuşuyordu, gelenler de Rumca konuşuyor!' demişler. Şikayet Atatürk'e kadar gitmiş 'Başka bir yaramazlıkları var mı? Diye sormuş Atatürk.' Hırsızlık, namussuzluk, hainlik... ' 'Hayır.' 'O halde dert etmeyin. Biz sizin evlatlarınıza okullarda dil öğretmeye çalışıyoruz. Bir dil bir insan sayılır. Muhacir halk da, zamanla yata kalka Türkçe öğrenir. Burada çoğunluk Türk. Onların torunlarına Rumca soracaksınız, Türkçe cevap verecekler. Korkmayın siz!' diye iyi bir dets vermiş bizi şikayet edenlere. Atatürk; bilgili, gözü açık, hoşgörülü bir insandı.
Sayfa 187Kitabı okudu
Şikayet edenlere.
Sabah işe giderken, otoban kenarındaki yeşil alanda bir köpek gördüm. Köpeğin sağ arka bacaği yoktu. Bu eksikliğine rağmen, güneşli bir Istanbul sabahinda, çimlere sirt üstü yatmiş, kendi kendine oynuyordu. Bir köpek bile, başina gelen felakete rağmen, nasilda şükrediyor, kendisine verilen cana nasil da saygı duyuyordu. En ufak bir sikintida isyan eden, sesini yükselten, pes eden insanlara duyrulur...
Reklam
Mahrumiyet ve İnsan
Geçen yetmiş senelik hayatımdan çok memnunum. Hayatım birçok gürültü ve sadmelerle geçti.Hayat heyecandan ibaret ise, diyebilirim ki, yetmiş senelik hayatımı teşkil eden gürültüler hep heyecandan ibarettir. Ben de işte bu sebepten dolayı hayatımdan memnunum. İstibdat'ın takibatı sayesinde (!) Paris, İngiltere ve Amerika'yı gördüm.Altı defa hacca gittim.Afganistan ve İran da dolaştım. Bulunduğum memleketlerde maişet sıkıntısı çektim. Bundan asla müşteki değilim. Çünkü maişet sıkıntısı beni memnun eder. Hele bir çıkmaza girersem, bundan nasıl kurtulacağımı düşünmek benim için bir heyecan teşkil eder.Hatta Abdülhak Hamid der ki bu : Herkes aç kalacağım diye korkar, Ubeydullah ise aç kalmıyorum diye şikayet eder. Filhakika öyledir. Ben, hayatta mahrumiyetten şikayet edenlere kızarım. Çünkü mahrumiyet bence aranıp da bulunmayan bir şeydir İnsanı mahrumiyet kadar terbiye eden bir unsuru var mıdır? Çünkü, mahrumiyet insana sabır ve tahammülü talim eder. Sabır ve tahammül de insana nefsine galip gelmeyi öğretir.
Sayfa 303 - Dergah Yayınevi 1.baskı
112 syf.
10/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Zor bulduğum ama bir o kadar kolay okuduğum bir kitap oldu. Dili akıcı evet ama asıl hızlı okuma nedenim bizi anlatması. Evet evet bizi anlatıyor. Kör olan elalemci toplumun parçalarını. Namus hastalığına yakalanmış ve bu hastalıktan kurtulamayan bizleri… Keşke bu bitmek bilmeyen namus hastalığının bir ilacı olsa! Fazla doz namus isteyenleri bu
Antabus
AntabusSeray Şahiner · Can Yayınları · 20143,581 okunma
ISRAR VE İSTİKRAR “Bir türlü istediğim gibi okuyamıyorum” diye şikâyet edenlere, ilk olarak şunu soruyorum: “Her gün, istisnasız bir şekilde, okumaya vakit ayırıyor musun?” Cevap genellikle olumsuz: “Maalesef. Arada bir, keyfim yerinde olunca ve vakit bulunca okuyorum. Sonra, uzun süre kitap yüzü açamıyorum.” Hayatımızın neredeyse bütün
270 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
"Philosophiae Consolatio" Soylu bir ailenin Hıristiyan çocuğu olarak MS. 480 yılında Roma'da doğmuş. Küçük yaşta babasını kaybetmiştir. Sonra önemli bir devlet adamı olan Symmachos tarafından evlat edinilmiştir. Önce Roma ardından Atina'da iyi bir eğitim aldıktan sonra, genç yaşta Roma'da konsül seçilmiştir. Bu ayrıcalıklı göreve iki
Felsefenin Tesellisi
Felsefenin TesellisiBoethius · Alfa Yayıncılık · 2022607 okunma
Reklam
Şeyh Ahmed Yasin'in ümmete mektubu
"Bırakın savaşçı onuruyla ölelim! Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum! Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah! Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim! Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belâlarının estiği biriyim!
"Çoğu zaman başkalarına yararlı olacak, hizmetinizi sunacaksınız ve pek az karşılık alacaksınız; ama insanlardan şikâyet edenlere ve hep nankörlerle karşılaşmakla övünenlere benzemeyin. Bu, kendini heykel kaidesinin üzerine oturtmak olmaz mı? Üstelik, dünyayı pek bilmediğini itiraf etmek biraz aptallık olmaz mı? Hem siz de tefecinin ödünç para vermesi gibi mi iyilik yapacaksınız? Sırf iyilik olsun diye iyilik yapmayacak mısınız? Asalet yükümlülüktür."
PEYGAMBER EFENDİMİZ ( SAV ) İN HZ ALİ (RA ) HAZRETLERİNE NASİHATLERİ Hz Ali diyor ki, bir gün Resulullah (sav) beni huzuruna çağırarak şöyle buyurdular: peygamber efendimiz (sav)‘in Hz. Ali'ye nasihatleri - Ya Ali senin bana yakınlığın Harun peygamberin Musa (as)´a olan yakınlığı gibidir. Ancak benden sonra peygamber gelmeyecektir. Sana
Eğitimci Memurlar 1816 yılında, Finlandiya’nın Rusya’ya ilhakı şartlarından olarak bu ülkeye yeni bir anayasa verilmişti ve Finlandiya Milli Meclisi yeni anayasa hükümlerine göre icra yapıyordu. Çar I. Alexandr, yayınladığı bildirisinde Rusya’nın idaresi altında bulunan Finlandiya’ya verilen anayasaya, gerek kendisinin, gerek de
Reklam
Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum! Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah! Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim! Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belâlarının estiği biriyim! Tek isteğim, benim gibi Müslümanların zaaf
Allah'ım ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum! Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim ne kalem tutuyor ne de silah! Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim! Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim! Tek isteğim, benim gibi Müslümanların
349 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.