Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Murtaza Acar: "Yerli arkadaşlar, Rumca konuştuğumuz için şikayet ettiler. 'Ne anladık biz bundan... Giden de Rumca konuşuyordu, gelenler de Rumca konuşuyor!' demişler. Şikayet Atatürk'e kadar gitmiş 'Başka bir yaramazlıkları var mı? Diye sormuş Atatürk.' Hırsızlık, namussuzluk, hainlik... ' 'Hayır.' 'O halde dert etmeyin. Biz sizin evlatlarınıza okullarda dil öğretmeye çalışıyoruz. Bir dil bir insan sayılır. Muhacir halk da, zamanla yata kalka Türkçe öğrenir. Burada çoğunluk Türk. Onların torunlarına Rumca soracaksınız, Türkçe cevap verecekler. Korkmayın siz!' diye iyi bir dets vermiş bizi şikayet edenlere. Atatürk; bilgili, gözü açık, hoşgörülü bir insandı.
Sayfa 187Kitabı okudu
Reklam
Ahmet Yasin’in tablosuna takıldı gözleri, yüzlerce kez okuduğu o yazıyı ayakta yeniden okumaya başladı… Allah’ım…! Ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum. Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah… Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim…! Ben ki saçları ağarmış ömrünün son demlerinde, türlü
Bunlardan başka kadın hastaları hafif el işleriyle uğraştırmak, meşgul etmek, mecaninden zararsızlarını özellikle yazın arasıra hademelerin gözetiminde gezmeye çıkarmak, yemek vakitlerinde trampet çaldırmak, bir şikâyetname sandığı [şikayet kutusu] yaptırılarak kapıya asmak, bimarhanede bir uzman masör yetiştirmek, ayda bir iki defa emraz-ı akliyeye dair arzu edenlere konferanslar vermek için bimarhanede bir konferans salonu yapmak hususları da bimarhane tıp ve idari heyeti tarafından arzu edilmekte, bir kısmı mecaninin sıhhatlerine kavuşması diğer bir kısmı ise “tekamül ve teceddüd” [gelişme ve yenilenme] ile ilgili olan işbu düşüncelerin bir an evvel fikirden eyleme geçmesi için uğraşılacaktır.
Sayfa 142Kitabı okudu
ŞİKAYET EDENLERE Sabah işe giderken, otoban kenarındaki yeşil alanda bir köpek gördüm. Köpeğin sağ arka bacağı yoktu. Bu eksikliğine rağmen, güneşli bir İstanbul sabahında, çimlere sırt üstü yatmış, kendi kendine oynuyordu. Kalbim ışıdı. Bir köpek bile, başına gelen felakete rağmen, nasıl da şükrediyor, kendisine verilen cana nasıl da saygı duyuyordu. En ufak bir sıkıntıda isyan eden, sesini yükselten insanlara duyrulur...
Reklam
“Acıya sabredip uğradığı felaketi gizlemek ve şikayet etmemek…Derdi vereni iyi tanımış olmak ne güzel! Hayatı takva ve sabır üzere kaim edenlere ne mutlu!” Hz muhammet sav
Sayfa 407Kitabı okudu
Şikayet edenlere
Sabah işe giderken, otoban kenarındaki yeşil alanda bir köpek gördüm. Köpeğin sağ arka bacağı yoktu. Bu eksikliğine rağmen, güneşli bir İstanbul sabahında, çimlere sırt üstü yatmış, kendi kendine oynuyordu. Kalbim ışıdı. Bir köpek bile, başına gelen felakete rağmen, nasıl da şük- rediyor, kendisine verilen cana nasıl da saygı duyuyordu. En ufak bir sıkıntıda isyan eden, sesini yükselten insanlara duyrulur...
ÜMMETE MEKTUP
Filistin'de yaşananlara duyarsız kalındığını, Filistin'in sahipsiz bırakıldığını gören Şeyh Ahmet Yasin, ölmeden bir yıl kadar önce dünya Müslümanlarına hitaben sitem dolu bir mektup kaleme aldı. Mektubunda ümmeti Allah'a şu sözlerle şikâyet etti: Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum! Ben ki kocamış bir
YÜKSEL YAYINCILIKKitabı okudu
Eril-dişil dengesi dediğimiz şey, celal ve cemal dengesidir.
- Hegel, Estetik'te "Şair, ilahi olanı her şeyde temaşa etmenin hasretini çeker ve bunu gerçekten de görür. İşte o zaman kendi benliğini feda eder. İlahi olanın tecrübi varlığını genişletilmiş bir biçimde iç âleminde yakalar." diyor. Mevlânâ ve Goethe'yi bir de böyle okumak lazım. Tanrıda sükûn buluncaya dek huzursuz olan
Sayfa 39 - Kelimeler ve yaşam arasında/ Yağız Gönüler
Reklam
‒İngilizler aflarını talep edenlere versinler Mösyö, affı zalimler değil, mazlumlar verir. Çanakkale’de dövüşürken ne asi, ne esirdik. Namuslu bir millet gibi dövüştük, öldük, öldürdük. Ne zamandan beri ve hangi milletle harp edilir de mağlûp olduğu zaman ona katil denilir? ‒İngiliz kanıyla Türk kanı bir mi, Madam? ‒Mikroskop altında İngiliz
Ben bu hayat şartlarından memnun olmayıp da şikayet edenlere saldıran kadınların karşısındayım. Avrupa'da kadınlar seçim hakkı, memuriyet hakkı istiyorlar... Biz ise onları burada refah ve saadet hakkından değil, hayat hakkından mahrum bırakıyoruz.
"Vefa, yalnızca bir semtin adıymış meğer!" kırgınlığı anlaşılabilir şey kuşkusuz. Hele böyle fiyakalı bir cümlede geçiyorsa paylaşılabilir de demektir, çokça paylaşılıyor! Bunu vefasızlıktan şikayet edenlere bırakalım diyeceğim ama, kim değil ki? İğne buralarda bir yerde olmalı, çuvaldız bulamıyorum diyorsanız!
Uyku ve unutma gibi bir özür sebebiyle namazı geçen kişi günahkâr olmaz. Çünkü Hz. Peygamber (sav) uyku sebebiyle namazı kılamadıklarından şikâyet edenlere şöyle demiştir, "Uyku ihmal değildir. İhmal ancak uyanıklık halinde olandır. Sizden biri namazını unutur veya uyku yüzünden kılamazsa, hatırladığı zaman onu kılsın." (Müslim, Mesacid, 311)
141 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.