...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak
YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/0i9F0L1dcsM
Bu incelemeyi ya hiç okumayın ya da başlamışken sonuna kadar tam olarak okuyun. Aynı Suç ve Ceza kitabının başrolü Raskolnikov gibi ya bir hiç olun ya da Raskolnikov'un emeli gibi
Hayatında hiç mi yenilmemiş, hiç mi bir engelle karşılaşmamış bu adam. Hiç sıkıntı çekmemiş, acı hep teğet mi geçmiş? Bu kadar dümdüz, engelsiz, acısız, kedersiz bir hayatın içinde insan nasıl gelişebilir, nasıl olgunlaşabilir?
Bir garip olayda İstanbul dan geldi.Bir hanım kardeşimiz sokakta yürüdüğü esnada bir kendini bilmez amcamız sen nasıl şort giyersin diye kızımıza çıkışıyor.Kızımızda kendini bence çok güzel savunuyor.Ama keşke kendini savunmak zorunda hiç kalmasa.Çünkü bu konuyu yaşayıpta bu karşılığı veremeyecek çok fazla hanım kardeşimiz var.Şimdi bu konuyla
James Joyce dan etkilendiği çok aşikar.Dostoyevski den romanında çok sık bahsederken, Joyce un ise meşhur bilinç akışı tekniği kullandığını görüyoruz.Aynı zamanda kendisi Postmodernist bi yazar.Bunu kısaca sorunsallaştırma, yadsınma olarak 20.yıl ve sonrası için kabul edebiliriz.