Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Abdülhamit zamanında ve Meşrutiyette memur maaşları her ay muntazam olarak verilmezdi. Maaş çıkması bir mesele, memurlar için adeta bir bayramdı; memurların çoğu maaşlarını sarraflara faizle kırdırır, sıkıntı içinde yaşarlardı. En küçük bir kâtîpten vezirine kadar sarrafa borcu olmıyan memur yok gibiydi; Devlet ricalinin hususî sarrafları vardı ki hepsi bilâistisna gayrimüslim; Rum, Ermeni ve Yahudi olan bu sarraflar muazzam servet ve malikâneler, kâşaneler sahibi olmuşlardır.
Velhasıl kelam ilmi yaratan da öğreten de Allahu Teala, hidayet veren yalnızca Allah'tır. Günümüz şartlarında akıl sağlığı yerinde olan hiç kimse yoktur ki doğru bilgiye ulaşamasın. 14 asırdır İslamiyeti tanıyoruz fakat ben hiçbir kitapta okumadım iman ettim Müslümanım diyerek Allahu Teala'nın ayetlerinin birini bile yalanlayan. Günümüzde Müslümanım amalarla geziyor insanlar. Bir ayeti dilinle ya da hareketinle yalanlaman seni müslüman yapmaz sen başka bir şeysin ama nesin bilmem. Nefsime ağır geliyor yapamıyorum Allah affetsin bana da nasip etsin demek var bunda sıkıntı yok her insan diyebilir ama Kur'an'ı Kerim'de öyle bir şey yok demek Müslümanlıkta yok, İslam'da yok. Ayetlerin manasını tartışmakta buna eştir yani bir ayet görüyorsun manasına derinine iniyorsun ama mantığın reddediyorsa sorun yazanda, okuduğunda değil sende demekki sen onu anlayacak derecede değilsin. İslam kusursuzdur, insanlar kusurludur. İslam'ı insanlara bakarak değil okuyarak öğren, eleştirerek değil iman ederek örnek ol.
Reklam
392 syf.
9/10 puan verdi
Ölümle Randevu
Roman Mario Mazzanti Türkçemize Çeviren: Güliz Akyüz Yıldırım Mazzanti'nin "Şah Mat" ile "Gördüğüne Asla İnanma" adlı romanlarını okumuştum evvelce. İlkine 9 puan ve ikincisine 8 puan vermiştim. Güliz Akyüz Yıldırım çevirmişti Türkçemize her iki romanı da. Mazzanti'nin bu romanı daha iyi; ilk ikisini okuduğum için bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Tek sıkıntı konusuyla ilgili: Hıristiyanlıkla ilgili tarihi olaylar, mezhepler ve bu mezheplerin birbirleriyle boğazlaşmaları sonucu meydana gelen ölümler,,, vebanın binlerce insanı yok etmesi ve benzeri konular uzun tutulmuş. Ticari açıdan bakıldığında Türkiye gündemine uymayacaktır. Polisiye türde bir kurgu olduğunu da belirteyim.
Mario Mazzanti
Mario Mazzanti
Ölümle Randevu
Ölümle RandevuMario Mazzanti · Sonsuz Kitap Yayınları · 2014916 okunma
192 syf.
6/10 puan verdi
East Blue Sezonu İnceleme
Bu incelemede East Blue sezonu yani ilk 12 cilt hakkında konuşacağım. One Piece'ye giriş denilebilecek bu kısım, hikayenin en basit ve çocukça yerleri olsa da ana karakterlerin ve motivasyonlarının anlatılması One Piece fanlarının gönlünde taht kurmasını sağlamıştır. One Piece bir yolculuk hikayesidir ve East Blue hem karakterlerin hem de
One Piece 12. Cilt
One Piece 12. CiltEiiçiro Oda · Gerekli Şeyler Yayınları · 2013199 okunma
Sabahları uyanmakta sıkıntı yok da yataktan kalkamıyorum işte
... Her yaşın ayrı aptallığı ayrı tecrübesi ve bütün bunların ayrı bir güzelliği var.. Güzelse sıkıntı yok... .
Reklam
Bir kurtuluştur belki, kendini yok saymak. Ve hiçbir şeye aldırmadan ya da kolayca katlanarak her şeye; hep ha varmış, ha yokmuşçasına yaşamak bir kurtuluştur belki. Ama kişi kendini yok sayabilir mi? Yaşamak var olduğunu duymaktır. Kendini var bilmektir yaşamak. Ve insanlar, bildikleri bütün iyilikleri ve kötülükleri, yüreklerinde var olduklarını bir an duymak uğruna işemezler mi? Nasıl yok sayardı kendini? Bütün sıkıntı, bütün çaba varlığını ortaya koymak için değil miydi? Şu insanların, şu kendilerini bir şey sananların karşısında, "ben de varım" diye dikilmek değil miydi bütün çatışmanın kaynağı? Oysa insanlardan bir şey beklemek boşunadır. Bütün yüceliklerini bir kalın bencillik örtmüştür onların.
Yazdıklarım beni bağlar Bağlanmak isteyende bağlanabilir Benlik sıkıntı yok
448 syf.
6/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Saklambaç
SaklambaçN. G. Kabal · Martı Yayınları · 20224,747 okunma
"Kim bilir kaç kez bir daha uyanmamayı dileyerek, hatta bunu umut ederek yatağıma yatmışımdır. Durum böyleyken sabah gözlerimi açıp da güneşi gördüğümde üzülüyorum. Ne olurdu deli huysuz bir adam olsaydım da suçu havaya, insanlara ya da düzgün gitmeyen işlere atsaydım. O zaman belki bu dert, bu sıkıntı böyle tüm ağırlığıyla üzerine yüklenmezdi. Suçun yalnızca bende olduğunu anlıyorum. Suç diyorum ama niye suç olsun ki? Bugün benim içimde azap kaynağı olan duyguların yerinde, bir zamanlar heyecanlı bir güvenin mayası yok muydu? Bir zamanlar bitmeyen bir coşkuyla sevgi yolunda koşarak attığım her adımda kendime yeni bir cennet yaratan ve sevgisiyle dünyaları kucaklayacak bir kalp taşıyan ben değil miydim? Peki, o kalbe bugün ne oldu? O kalp artık öldü! Onda artık hiçbir sevinc yeşermez. Gözyaşlarım kurudu, rahatlatıcı gözyaşlarının artık dindiremediği tatlı çarpıntılarım durdu ve kederlerin alnımda derin kırışıklıklar oluşturdu. Bilsen ne kadar acı çekiyorum! Çünkü bana hayat tadını veren, bana çevremde başka dünyalar gösteren o duygu yitti, silindi."
Reklam
Sesler içinde oturuyorum. Ağaran sesler, kararan sesler. Dünya yok. Kör bir boşluğun soluğu her yer. Zaman erimiş. Ne görmenin büyüsü eşyada, ne gövdede dokunmanın yalnızlığı, ne kokuların getirdiği hayal. Uzak yok. Yakın yok. Bunca yıl yaşamamışım. Kumlar uğultu, ağaçlar sis, toprak bunaltı. Deniz ilk günkü bilinmezliğinde. Bir sıkıntı pervanesi güneş. Umut gibi umutsuzluğun da acısı bitti. Sabır denilen cezada soğudu yürek. Kalktım yürüdüm elimdeki çaresizlik sorusuyla: İnsan neden hep sona bırakır kendini?.. Önce bildim, sonra bilemez dünyayı. Bir kadın kasıklarından su vermeseydi, nasıl severdim seni, ey ölümden ödùnç alınmış hayat...
Sayfa 177 - Kırmızı Kedi Yayınevi / 12. Baskı
Benim esas şikayetim Batılılara kıyasla ne gibi kayıplar verdiğimiz üzerine ki bunu düşünmemizin bir sakıncası yok. Batılılar aşamalar­dan geçerek günümüze ulaşmışken, biz üstün bir medeniyetle karşılaşıp onu kabul etmek zorunda kaldık. Bedel olarak bin­lerce yıllık gelişimimizin çizdiği yoldan ayrılmamız gerekti. Bundan dolayı pek çok bozulma ve sıkıntı cereyan etti.
Sayfa 22
Günaydın
"Onlara: « Allah’ın bildirdiklerine uyun» denilince onlar Şöyle derler: « Yok, biz atalarımızdan ne gördükse yalnız ona uyarız.» Ya ataları gerçeği anlamamışlar, doğru yolu da bulamamışlarsa?" şeklinde bir ayet var. "En radikal devrimciler bile devrimin ertesi günü muhafazakâr olurlar." diyor Hannah Arendt de. Yani şöyle bir sıkıntı var. Statükodaki yozlaşmayı düzeltmek için gelen her şeyin statüko haline gelip yozlaşması. Şu an İslami geleneği yozlaştırıp onu bir "atalar dinine" çeviren bir güruh var. Bu ayet putperest araplara inmedi. İnancını puta çevirmiş herkese indi. Yalnızca atalarından gördüklerini uygulamak din midir? İnsan içinde Hira'yı tekrar tekrar inşa etmeli. İçindeki putları tek tek kırarak.
"Bazen kendi kendime şöyle diyorum: Senin yazgının benzeri yok; diğerleri şanslı senin kadar sıkıntı çektirilen bir kişi bile yok. - Sonra eski çağların bir şairini okuyunca, içimden geçenleri görür gibi oluyorum. Katlanmak zorunda olduğum çok şey var! Ah! Benden önce yaşayan insanlar benim kadar üzüntü yaşadılar mı acaba?"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.