Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Altın Kafes
“... Ne altın kafeslerden sıla olur Ne ayrılık ondurur insanı...”
Sayfa 32
O eski hülyaların sahile vurduğunu Yakama bir muamma taktığım gün hatırla Gurbetin mahşerimde bir sıla bulduğunu Dağlar gibi eriyip aktığım gün hatırla Nereden bileceksin, şehrin sokaklarında Kaybolan ışıkların gözlerim olduğunu Her seher yüreğimde açan karanfillerin Her akşam ellerimde sararıp solduğunu Nereden bileceksin
Reklam
“Özlemimin yüksekliğini ne bir usturlapla ne de derinliğini bir iskandille ölçtüm. Çünkü aşk, hele sıla hasretiyle de karışmışsa, zamanı ölçüp yoklayacak her aleti tüketir.”
“Kim rızkının Allah tarafından genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını isterse Sıla-i rahim yapsın.”
Sayfa 361Kitabı okudu
Novalis, Fragments
Felsefe, gerçekten de sıla özlemidir. Her yerde kendini evinde hissetme dürtüsü. Öyleyse nereye gidiyoruz? Daima kendi evimize…
Sayfa 437 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Hayatımızın içi yoktu. Biz dışarıdaydık ve başkaydık. Kendimizi tanımıyorduk, adeta düşlerde bir yolculuğun sonunda zuhur edivermiştik ruhlarımızın karşısında..İçi boş kalmış, kişisiz öznelerdik, yanlış tanımlanmış, başka bir şeydik. Kendine dair bilincinde eriyen o manzaraydık biz. Ve aynı anda iki manzara olduğu gibi–biri gerçek, biri de yanılsama–biz de anlaşılmaz bir şekilde ikiydik, öbürünün de biz olup olmadığını, şu müphem ötekinin gerçekten yaşayıp yaşamadığını ikimiz de tam bilmiyorduk...Ey kederimin gereksiz yoldaşı, kaç saat, mutlu huzursuzluklarla dolu kaç saat sundu bize orada " saatlerin hayaletleri!". Zamanı unutmuştuk ve muazzam uzam zihnimizde küçülmüştü. Yanı başımızdaki ağaçların, uzak çardakların, ufuktaki son tepelerin ötesinde, var olan şeylere bahşettiğimiz engin bakışları hak eden herhangi bir gerçek var mıydı? Kusurlu doğamızın su saatinde, şaşmaz bir düzenle düşen düş damlaları, gerçekdışı saatler yaratırdı... Değmez hiçbir şeye uzak aşkım, hiçbir şeye, hiçbir şeye değmediğini bilmenin ne kadar hoş olduğunu bilmenin dışında... Ağaçların kımıldamadan kıpırdanışı; çeşmelerin ürperen dinginliği; özsuyun kendine has ritminin tarifsiz solukları; varlıklarından içinden geliyor gibi görünen, tinsel bir uyum içinde göğün derinlerindeki sessizliğin uzak, ama ruha yakın hüznüne elini uzatan ağır alacakaranlık; yaprakların yararsızca, ahenkle dökülüşü, içindeyken tüm manzaranın kulaklarımıza dolduğu ve sıla hasreti gibi hüzne boğulduğu düş yalnızlığının damlacıkları – bütün bunlar bir kuşak gibi çözülüp belli belirsiz kuşatırdı bizi.
Reklam
Senin gönlüme ikram ettiğin bu sofranın kırıntıları bile, başka ziyafetlerden daha doyurucu geldi bana.
İlim ışığının cahillerce perdelenmesine müsaade etmeyiniz. Siz ilmin ışığını ve aklın duruluğunu isteyin. Varsın yarasalar ışıktan hazzetmeyedursunlar.
Her gayret bir dişidir; mutlaka bir kazanca gebedir. Ve karanlıktır ışığın öz annesi.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.