Adalet bakanı Mehmet Ali Şahin'di. Silivri Cezaevi'nin 2008 yılında hizmete gireceğini müjdeledi. "11 bin mahkum sığacak" diye reklamı yapılıyordu. (Mehmet Ali Şahin'in eşi Saniye hanım böbrek hastasıydı, diyalize bağımlı olarak yaşıyordu, beyin ölümü gerçekleşen Ukraynalı bir kadının dokuları uyum sağlamış, Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde Profesör Mehmet Haberal tarafından böbrek nakli yapılarak, hayatı kurtarılmıştı. Türkiye'nin dünya çapındaki gururu Profesör Mehmet Haberal, pek yakında tutuklanacak, Mehmet Ali Şahin hâlâ adalet bakanıyken, Mehmet Ali Şahin'in müjdelediği Silivri cezaevine gönderilecekti.)
Reklam
Adaletin İkamesi ve Siyaset
"14 aydır tutukluyum. 66 yaşındayım. Kalbimin dört damarı değiştirildi. Kalbimde stent takılı. Kalp, şeker, tansiyon, guatr ve prostat olmak üzere beş kronik hastalıkla boğuşuyorum. Tecrit edilmiş vaziyette başkalarıyla koridorlarda değil selamlaşmak, göz temasının dahi yasak olduğu, son derece gayri insani şartlarda neredeyse torunum yaşındaki memurlarca 9. Kısımda zevkle aşağılanmakta -elbette hepsi değil- ve 'denetimli serbestlik' adlı cevazla affedilen katillerle hırsızların, yankesici ve kaçakçıların boşalttığı bir hapishanede, Türkiye'nin en korunaklı Silivri Cezaevinde yatmaktayım." - FETÖ davasından yargılanmış olan Ali Bulaç'ın savunmasından
Neyse Silivri soğuktur:)
“Kendini dev aynasında görüyor, deli bu be, zır deli!”
Sayfa 88 - Cem Yayınevi 34. BaskıKitabı okudu
Atatürk orman çiftliği
Atatürk, topyekün kalkınmayı Kurtuluş Savaşı'nın bir devamı olarak görüyor, tarımı da kalkınmanın temel taşlarından biri olarak kabul ediyordu. 1925'in ilkbaharında, iş ve sanayi dünyasında görülemeyen olası özel girişimcileri yüreklendirmek amacıyla ülkenin tanınmış tarımcılarını köşke çağırarak, çorak Ankara'nın yanı başında
Sayfa 18 - Business DergisiKitabı okudu
Bu dönemde İstanbul'da sivil bir güç olarak bazı vüzera aileleri de halkın nazarından uzakta değildi. Özellikle uzun savaşlar döneminde askeri güce duyulan ihtiyaç, gerek taşrada ve gerekse İstanbul'da zengin ailelerin kendi besleyecekleri askerlerle savaşlara katılmaları yolunu açtığından bunlar giderek devlet nezdinde kazandıkları bu
Reklam
Silivri soğuktur Nietzsche!
Devlet iyinin ve kötünün tüm dilleriyle yalan söyler; her söylediği de yalandır ve her ne varsa elinde, onu çalarak elde etmiştir. Her şey sahtedir onda; çalıntı dişlerle ısırır o ısırgan. Baksanıza, nasıl da çekiyor insanları kendine, çok fazlaları! Nasıl da çiğneyip yutuyor onları . "Yeryüzünde benden büyük yok: Ben tanrının düzen kuran parmağıyım." böyle böğürüyor bu canavar. Ve sadece uzun kulaklılar ve yalnızca yakını görebilenler de değildir önünde diz çökenler!
Rahmetli dedemle geceleri ailecek tabana kuvvet Darıca'dan Gebze'ye yürürdük. Şimdi bu yazım belki Kocaelilere denk gelecek ve gururlanacak. Benim çocukluğumun yarısı Kocaeli'de geçtiği için arada sinir, stres olduğumda anıp antidepresan etkisi yapıyorum kendi kendime. Belki de Sakarya'ya ondan sempatim var. Şimdi İstanbul illetinde şehirden alakasız, mükemmel sessiz Gürpınar kasabasında oturuyoruz. Yine ailecek yürüyüşe çıksak tabana kuvvet kuzeyden gitsek Büyükçekmece, Celaliye, Kumburgaz hadi biraz daha gaza gelelim Silivri, Selimpaşa hadi maraton yapsak Çatalca'ya kadar gideriz. Ama güney tarafından gitsek Beylikdüzü, Kavaklı, Yakuplu, Esenyurt, Avcılar'a doğru gideriz. Ha Küçükçekmece rahat ama keşke en azından Celaliye'den Küçükçekmece'ye bir köprü olsa. Güney taraf tehlikeli...
Hayati romantize etmeyi seviyorum ama bunun için büyük bir çaba göstermiyorum. Dengede kaldıkça ruhumla hareket ettiğim için aşk beni doğuruyor. Çünkü her kadın özünde bir romantik kraliçedir. Yeter ki zihnimizi susturup kalp seviyesine inelim. Bu dişil enerji de beyinde bitiyor. Senin kafan Silivri gibiyse , o kokuyu gerdanına da sürsen bir faydası yok ne yazık ki
Silivri Soğuktur :)
Kısıtlı,baskı altında,isteksizce ve başlasının emriyle yürüyen işler ve bunlara harcanan emek insana eziyet gibi gelirken,insanı kanatlandıran serbest bırakılmış,bağımsız, yaratıcı ve dinamik emek,insanı cesaretlendirmektedir..
Reklam
Cumhuriyetin İkinci Yüzyılı
Korkuyu tek tek yenenler güzel ama bu yeter mi? Yetmez. Türkiye,korkuyu bir bütün olarak yendiğini 13 Aralık 2012 Perşembe günü gösterdi. 13 Aralık 2012 günü;hak hukuk,özgürlük arayışında duyarlı insanlar unutmayacaktır.Bu gün için Türkiye’nın her yerinden Silivri yollarını tutmak için milyonlar yola çıktı.İnsanlar barikatları aşmıştır.
Sayfa 89 - Bilgi yKitabı okudu
1.191 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.