Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ah be Hakkı Celis
Yalnız büyümek değil, ihtiyarladım bile, Seniha Abla, dedi. Siz çok gezdiniz, çok gördünüz. Fakat ben çok düşündüm, çok hissettim. O kadar ki, bütün fikirler, bütün hisler bana şimdi yavan geliyor. Siz bu bezginliğe vasıl oldunuz mu? Nerede? Her tarafınızdan arzu, emel, gençlik fışkırıyor, şimdi 'haydi!' deseler bir seneden beri yaptığınız seyahatleri aynı iştiha ile tekrar edebileceksiniz. Fakat, ben düşündüklerimi tekrar düşünmek, hissettiklerimi tekrar hissetmek istemeyeceğim. Seniha abla, bizi pişiren ıstıraptır; gezip görmek değildir. Sizden evvel kaç kişi Avrupa'ya gitti geldi. Bunların bazılarının kıyafetlerinde epeyce değişiklik gördüm, fakat ruhlarında ne değişti; bilmiyorum. Bunlar bize oradan, başlarında bir acayip sarhoşluk ve gözlerinde safiyane bir hayretle avdet ettiler. Seniha abla, siz de bunlardan biri misiniz?
Sayfa 164Kitabı okudu
Beşinci Mektup Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun? Güneş çoktan doğdu.
Reklam
"Dedim ki: ben şimdi nasıl anlatayım onu düşündüğümde sol kaburgalarıma giren ağrıyı!"
Sayfa 55
Evet, kıyamet alameti sadece atom bombası değil. Atom bombası nihayet dünyaya son verir, fakat bu umumileşen, hayvaniyete doğru giden hayat tarzları, medeni nizam denilen vaziyeti bozacak. İnsanlar tekamül sahasında nasıl hayvaniyetten zahiren olsun ayrılmışlarsa, şimdi tekamül sona erdiği için hayvaniyete dönecekler..
Varken "iyi ki varsın" diyebilmek....
Bu uygulamayi çoğu zaman içimi boşalttığım bı sayfa gibi görüp, elimden geldiğince üzeri örtülü cümlelerle kendime,zamana bı iz bırakıyorum Ama bugün, 'derdim bendeki saygınlığını kaybeder' düşüncesini atıp. Sadece bir kişinin sonuna kadar okuyup bı hatırlatmaya vesile olması niyeti ile perdesiz yazacağım.. acının edebiyatını yapıp
“Belki şimdi yollardasın. Zaten hayat bir yolculuk değil midir? Hayat, Tanrıların olaylarla ördüğü bir patikada, yürümekten başka nedir?”
Reklam
432 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
62 günde okudu
Bu kitaba başlamadan önce senin içinde erdeme ve kendine hâkim olabilmeye doğuştan yatkınsın. Eğer bunlardan uzaklaştıysan bunun sebebi kalıtımsal bir bozukluk değil yanlış şeylerle ve yanlış fikirlerle beslediğin taraflarındır. Seneca'nın da dediği gibi, felsefe tüm bunları üzerinden kazıyıp atabilecek ve gerçek kimliğimize dönmemizde bize
Stoacının Günlüğü
Stoacının GünlüğüRyan Holiday · Pegasus Yayınları · 2021444 okunma
şimdi, bende kalan boşluğu doldurmak üzere borçlu değil misin kendi mutsuzluğunu da benim mutsuzluğumu da borçlu değil misin bana?
304 syf.
10/10 puan verdi
nasıl anlatsam,nerden başlasam..
Muzaffer İzgü
Muzaffer İzgü
benim çocukken en sevdiğimmm yazarlardan biriydi en zor dönemlerimde dur bakayım uygulamada var mı etiket yapayım :)
Anneannem Askere Gidiyor
Anneannem Askere Gidiyor
varmış bu seriyle ve sulu sulu elmalarımla hayata tutundum ben..Ruhu şad olsun bir güldüren bir hüzünlendiren bu güzel insanın..
Zıkkımın Kökü
Zıkkımın Kökü
eserini ise şimdi okuma zamanıymış benim için ve iyi ki okudum:) çoluk çocuk hepimizin okuması gerekiyor, tanıması gerekiyor Muzo'yu..Kitap, yazarımızın otobiyografik romanı olup 90 larda Memduh Ün tarafından filmi,filmin müziğini ise Cahit Berkay yapmıştır ne değerli işler,ne kıymetli insanlar... Ben kitabın, abartı değil her satırında kayboldum ve hep düşündüm, üzüldüm yani kısaca bazı şeyleri gözden geçirmeme sebep oldu,ben okuyup bunları düşünürken öğreniyorum ki bu eser değerli yazar yaşarken yasaklanmış:) buna ben bir açıklama getirmeyeceğim elbet :) sözü
Muzaffer İzgü
Muzaffer İzgü
ye bırakıyorum : " Baskılara başlamışsa bir iktidar artık gidecek demektir." Buraya kadar okuyan herkese keyifli okumalar diliyorum..:)
Zıkkımın Kökü
Zıkkımın KöküMuzaffer İzgü · Bilgi Yayınları · 20201,670 okunma
Evimize gelişin güzeldi sonrası daha güzel
LED ışıklı olan süs eşyalarına bayılırken kardeşim bunu getirmişti. İlk kontrol ettiğim şey: Gece kitap okumama yetebilecek kadar ışık verip vermediğiydi. -Çünkü mumlar el yazısı için kullanışlı ama okumak için o kadar değil.- Sonra mutlu haberi verince baktım ki ışığı olmasına rağmen cansız duruyor. "Hoş geldiin, sen evimize katılırken bakalım biz sana neler katabiliriz?" deyip onu birkaç gün sonra bu hâle getirdim. Sonradan öğrendim ki, erkek kardeşim de seviyormuş ama benim ondan daha çok sevdiğimi ve benim için daha kullanışlı olacağını düşündüğü için bana vermiş. Benim için özel olan eşyalarımı paylaşmayı o kadar sevmem - çünkü başkaları için özel konumunda olmuyorlar genelde- ama "Olayı öğrendim teşekkür ederim, bunda ortaklık teklif ediyorum, bence kabul etmelisin. -düşündüğünü görünce- Etmezsen çokta ısrarcı olmam ona göre." deyip pis pis gülmüştüm. Direkt ona da verebilirdim ama paylaşma fikri daha özel hissettirmişti o yüzden öyle yaptım. Ve "Şeyy, şimdi ortak olduk ya, senin eklemek istediğin bir şey var mı tabi becerime göre?" demiştim. Ve "Hayır, gayet hoş ve bana da hitap ediyor." cevabını almıştım. Kabuklara laf eder veya aşırıya kaçan bir uğraşma ile beni pişman eder sanmıştım ama kardeşimin büyüdüğünü ve cici olduğunu gördüm. Buna da en az hediye kadar sevindim hatta anne edasıyla duygulandım biraz. Ama lafta gülen ve sinir bozucu bir tonda "Beğenin kalite kazanmış, böyle devammm şirin çocuk." deyip gitmiştim. Çünkü kardeşlik dengesi böyle işliyor: biri normal davranıyorsa öbürü illa ki anormal davranmalı...
Reklam
Toplum 18. Yy.a kadar erkeklerin güç algısı üzerinden yönetiliyordu. Ama özgürlükle beraber toplumu yönetebilecekleri daha kolay bir yöntem buldular. 'Kadınlar'. Büyük sermaye sahiplerin toplumun tüketim alışkanlıklarını her zaman yönlendirmek isterler, çünkü büyük sermaye sahibi olmak bunu gerektirir. Bunu yaparken eskiden, erkeklere daha fazla güçlü olmasını vaad edecek şeyler pazarlardı. Amerika kıtasına giderek orada zengin olabileceği vaadiyle bütün sermayesini gemi şirketlerine yatırdı çoğu. Amerika yeni keşf edildiğinden orada büyük fırsatlar var denmişti. Fakat oraya gidenlerin çoğu özgür piyasanın zorlu şartlarından dolayı büyük balıklara yem oldu. Şimdi de durum pek değişmedi. Ama artık erkekleri güç üzerinden değil kadın üzerinden yönetiyorlar. Ee kadınlar da tarih boyunca çoğunlukla hep bir araç olarak kullanılmaya mahkum kaldı. Hala da öyle. Hatta şimdi daha fazla özgür piyasa, özgürlük dediğimiz şey bizleri büyük sermaye sahiplerinin köleleri yapıyor sadece.
Yazıklar olsun
Gece kafanız attı çıktınız dışarı tek başınıza yürüyorsunuz açık hava ve sessizlik iyi geldi Ve bir baktınız o karşınızda bir zamanlar çok sevdiğiniz, canınız, gece gece sokaklarda yürüten, kafanızda bitiremediğiniz kişi... Demek istediğin çok şey var biliyorum ama değmiyor. Ne garip değil mi? Bir yandan gördüğün için mutlu olurken diğer yandan seni bıraktığı aklına geliyor ve arada kalınmış bir duygu yaşıyorsun. Geçmişten bıraktığı belirsizliği şimdi de yaşatıyor. Hiç değişmemiş.
Gözyaşını döktüren şey acının kendisi değil tarihçesidir canişcim demişti bir arkadaşım. Şimdi anlıyorum.
… Bir şiir sevdim.. Öyle çok sevdim ki; Türküler söylemeye başladım.. Ve kaybettim memleketi, İstanbul’u hatırladım.. İstanbul; Beni sokak sokak haddime davet ederdi.. Oysa mâzi dediğin bir “tamahkâr tüccarı” değil miydi? Söyleyin.. Doğduğum maktel, hangi diyârdır şimdi? Gözlerini öpmeden kapanan hangi mesâfe bahtiyardır şimdi? Oysa ben, Gözlerinde arz-ı beyzâyı seyrederdim.. Hiçbir yere gidiyorum deseydi, Onunla hiçbir yere giderdim.. Korkarım efsûnunu kaybetti kelimeler, yakılan türkülerde anılmayacak adım.. Lâkin söyleyin tasalanmasın mucizeler.. Zirâ artık rüyalara değil, Ölümün zerâfetine inanırım.. Peki hangi ölüm mücavir kılar beni gözlerine? Ayşenur B.
öyle sanırım
Zihnim kırmızı ve siyah renklerin çoğunlukta olduğu bir filmin en şiddetli ve karamsar sahnesi gibi. Gazete okumuyorum. Müzik konusundaysa artık gerçek bir cahilim. Doktorum bütün bunların depresyon belirtileri olduğunu söylüyor. Ondan iyi bilirim depresyonu! Hayatım boyunca içinde yaşadım. Bu depresyon değil. Çok zor geçen bir değişim sürecinin sancıları! Ancak şimdi anlayabiliyorum normalleşmeyi ne kadar küçümsediğimi. Bu kadar ağır ve zor olabileceğini hiç sanmıyordum. İstemenin yeterli olabileceğini düşünmek saflıkmış. Bazen normalliğin, bazı insanlara doğuştan verilmiş bir yetenek olduğunu düşünüyorum.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.