Bazen şunu diyoruz kendi kendimize:
İşte bu bizim hayatımız.
Bak işte, biz buyuz,
bunları yaptık.
Şimdi nerdeyiz?
Ben de şunu diyorum kendime:
Jestlerimi harcadım, artık jest kalmadı.
Jestlerle hayat sürmüyor.
Net olmak lâzım.
Pirinç tanelerine çizdiğimiz kral resimleri bizi kurtaramadı
Ne de Babil'deki asma bahçeleri
Hakkını veremedik alınterimizin suçluyuz
Har vurup harman savurduk ömrümüzü
Akıllı bir maymun olmaktan öteye gidemedik
Şimdi bu kördövüşünde yenildikse suç bizim
Geç anladık zavallılığımızı
Her şeyi bu sağır göklerden bekledik yıllardır
Bizi kimseler inandıramadı ölüme
Bize kimseler öğretmedi insanlığımızı
Kim kurdu bu düzeni, nerdeyiz?
Bu tekerlekler nasıl dönüyor boşlukta
Bu umutlar, bu dualar, bu kahrolası hayaller
Nasıl bunca yıldır barındırdı bizi
Bu katı yürekli topraklar
Bu gülünç mezar taşları
Ölümler ölümler ölümler
Ölümlerden beter yalnızlığımız
Bu macera ne zaman bitecek söyleyin
Söyleyin ne zaman aydınlanacak
Bu karanlık alınyazımız
NE çok etkiler bizi kuşun çığlığı. ..
Bir zamanlar yaratılmış olan bir çığlık.
Ama çocuklar şimdi dışarda oynarken,
çığlık atıyorlar gerçek çığlıklar arasından.
Haykırıyorlar tesadüfü. Ara mekanlarında
bunun, bu evrenin, (oralarda o sağlıklı
kuş çığlığı duyulur, insanlar rüyada gibi -)
sürdürürler kendi haykırışlarının darbelerini.
Eyvah, nerdeyiz biz? Hep daha da özgür,
benzeriz başıboş bırakılmış uçurtmalara
koşturuyoruz yarı yukarıda, gülüşlerin uçlarında,
İslamı bir dava bilip bu dava için hayatını feda edenlerin hikayelerini duygu yüklü cümlelerle ifade etmiş yazarımız. İslam topraklarında mücahitler hangi sıkıntılara rağmen, hangi şartlarda davalarına sahip çıkmışlar, bu uğurda neler yaşamışlar bir nefha da olsa kitapta o hissiyatı almak mümkün. Hikayeleri okurken şimdi onlar nerde, biz nerdeyiz, onlar hayatlarını feda ederken biz miskinlik yatağında uyku ile boğuşuyoruz diye hayıflanıyor insan. Mahmut Efendi den Gazaliye, Seyyid Kutub dan Necmeddin Erbakan'a bir çok islam kahramanı yer alıyor kitapta....
Kudema Meclisiİhsan Şenocak · Hüküm Kitap · 2016525 okunma
Pirinç tanelerine çizdiğimiz kral resimleri bizi kurtaramadı
Ne de Babil'deki asma bahçeleri
Hakkını veremedik alınterimizin suçluyuz Har vurup
Akıllı bir maymun olmaktan öteye gidemedik Şimdi bu kördövüşünde yenildikse suç bizim Geç anladık zavallılığımızı
Her şeyi bu sağır göklerden bekledik yıllardır harman savurduk ömrümüzü
Bizi kimseler inandıramadı ölüme
Bize kimseler öğretmedi insanlığımızı
Kim kurdu bu düzeni, nerdeyiz?
Bu tekerlekler nasıl dönüyor boşlukta
Bu umutlar, bu dualar, bu kahrolası hayaller Nasıl bunca yıldır barındırdı bizi
Bu katı yürekli topraklar
Bu gülünç mezar taşları
Ölümler ölümler ölümler
Ölümlerden beter yalnızlığımız
Bu macera ne zaman bitecek söyleyin Söyleyin ne zaman aydınlanacak
Bu karanlık alınyazımız
PART 1/#171779972
PART 2
Geçen gün, çocukluğumda yaşadığım bir olayın içimde nasıl bir uhdeye dönüştüğünü, bu uhdenin yarattığı rüyaların bana nasıl yıllarca musallat olduğunu, peşimi hiç bırakmadığını, bu durumun artık canımı çok sıktığını, bu durumu aşmak için zihnimde bir zaman simülasyonu yaratıp, bana yapılanın
* suyun ayak sesi
* annemin sessiz geceleri için!
*
* kaşan şehrindenim
* fena sayılmaz halim,
* bir lokma ekmeğim var, biraz aklım,
* iğne ucu kadar da zevkim.
* annem var, ağaç yaprağından daha güzel,
SUYUN AYAK SESİ
Annemin sessiz geceleri için!
Kaşan şehrindenim
Fena sayılmaz halim,
Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım,
İğne ucu kadar da zevkim.
Annem var, ağaç yaprağından daha güzel,