Ahh bee Çalıkuşu yüreğimi dağladın be...
Ben de senin gibi Çalıkuşu olup alıp başımı gitmek isterdim. Ben de muallim olmak istedim ama sanırım senin gibi mücadele edemedim. Senin o hayallerine kavuşmak için çabaladığın gibi çabalayamadım...
Hakkari'de Bir Mevsim'i okurken de benzer duygular içerisindeyim. Kitaplar tam olarak birbirine benzemese
Freud, 1919'da yayımlanan bir makalesinde vaktiyle tanıdık olanın yabancılaşması anlamına gelen bir kavram ortaya atar: unheimlich. Birbiriyle çelişen iki anlamı olan bu kelime Almanca ev anlamına gelen heim kökünden türetilmiştir. Heimlich tanıdık, bildik olandır. Doğum yeri. Koruyucu ve kollayıcı olan. Oysa unheimlich öteden beri tanıdık olanın tekrar ortaya çıktığında tekinsiz bir hal almasıyla ilintilidir. Yabancısı olduğu sonsuz şimdiki zamanın içinde kendi hayatını hiç durmadan yoktan var etmeye yazgılı insan bilinmeyeni tanıdık kılarak kendine bir yuva edinmeye, bulunduğu yeri bir yuvaya dönüştürmeye çabalar. Bir varoluş alanına dönüşen bu tanıdık mekân kontrol edilebilirliğiyle belleği taşıyabilir. Ancak unutulmaya karşı direnme arzusu mekân üzerinde güç sahibi olmayla ilişkilidir ve kontrol yitirildiği takdirde döngüsel ya da çizgisel bir biçimi olmayan bastırılmış zaman dilimleri beklenmedik varlıklarıyla insanın yuvasında tuhaf bir tekinsizlik halinin baş göstermesine neden olacaktır.
Kitap Lard Stevendsan’ın Yalnızlık Felsefesi kitabında modernlesşmenin yalnızlığı arttıran bir etkide bulunduğu algısını eleştirerek başlar.Devamında bu eleştirisini temellendirir.
Modern psikoloji yalnızlık hissine olumsuz bir bakışla bakarken varoluşçular yalnızlığın olumlu yönünü vurgular.(s.18-19)
“Yalnızlığın modernlikle artan bir sorun
Engin Akyürek... En sevdiğim, en beğendiğim oyuncuyu yazarlıkta da oldukça başarılı buldum. :) Akıcı, bir çırpıda okunabilecek üsluba sahip. Anlatımındaki betimlemeler de öykülere renk katmış. Öyküleri bizi çocukluğumuza, geçmişe götürüyor ve şimdiye getiriyor.Gerçeklik ve kurmaca iç içe... Anlatılanların yabancısı değiliz, kendimizi adeta
Yabancısı olduğu sonsuz şimdiki zamanın içinde kendi hayatını hiç durmadan yoktan var etmeye yazgılı insan bilinmeyeni tanıdık kılarak kendine bir yuva edinmeye, bulunduğu yeri yuvaya dönüştürmeye çabalar.
Ne kitaplar olmadan, ne de sadece kitaplarla bir başka deyişle, kitaplar ne her şey ne de hiçbir şeydiralgısı; kitaplarla kurulacak ilişkinin en gerçek, en yalın halidir. Çünkü kitaplar anlamanın, öğrenmenin pek çok yolu yordamı yanında elverişli bir seçenektir. İşte okuyunca bu tesbiti doğruladığı görülecek olan bir