Padişahın üçünü de yorası varmış ;))
Beden için, sihirli halının yanı sıra, başka simgeler de vardır. Bunlardan birini, üçle ilgili bir öyküyü bana Fahtah Kelly anlatmıştı. Bu Öykünün sade bir adı vardır: “Sihirli Hah Masalı.” Masalda, padişah üç oğlunu “yeryüzündeki en güzel nesneyi” aramaya gönderir. Hangi kardeşin en büyük hâzineyi bulduğu kabul edilirse, o, bütün krallığı kazanacaktır. Bir kardeş, aramalarının sonunda, içinden ne istenirse görülebilen bir fildişi asa getirir. Bir kardeş, kokusu her hastalığı iyileştirebilen bir elma getirir. Üçüncü kardeş de, bir yeri sadece düşünmekle bile insanı oraya götürebilen sihirli bir halı getirir. “Pekâlâ, en önemlisi hangisi?” diye sorar padişah. “Uzağı görebilmek mi? İyileştirebilmek mi? Yoksa ruhsal olarak uçabilmek mi?” Sırayla, her kardeş bulduğu nesneyi göklere çıkarır. Ancak padişah, sonunda elini sallayarak şöyle der: “Bunların hiçbiri diğerinden daha önemli değildir, biri olmadan ötekilerin hiçbir yaran olmaz.” Ve krallık, üç kardeş arasında eşit olarak paylaştınlır.
Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
Vahşi doğa şifa bohçalarını taşır: Bir kadının olmaya ve bilmeye gerek duyduğu her şeyi taşır. Her şeyin dermanını taşır. Öyküler ve düşler, sözcükler ve şarkılar, işaretler ve simgeler taşır. Hem araç hem de amaçtır. İçgüdüsel doğayla yan yana olmak, dağılıp gitmek; her şeyi soldan sağa, siyahtan beyaza doğru değiştirmek; doğu ile batıyı tersyüz etmek; çılgınca ya da denetimsizce davranmak anlamına gelmez. Temel top- lumsal ödevlerin bir kenara bırakılacağını ya da daha az insani bir hale gelineceğini de anlatmaz. Aksine, bunun tamamen tersidir. Vahşi doğa, insanı büyük ölçüde bütünler.
Reklam
Tamam, ama neden yılan ve sıçanlar? Çünkü bu hayvanlar, toplumsal söylemde mutlak iğ- rençliği simgeler. Sürünen, kıpırdayan tüylü şeyler gerek in- sanda, gerek hayvanda denetlenemeyen duygulanımlara yol açar. Yılandan ölesiye korkmamız kalıtımsaldır, bütün may- munlarda görülür: Maymunlar, en küçük yaşta bile, yılan gö- rünce ne yapacaklarını şaşırırlar. Bütün ince uzun hayvanlar- dan korkarız, buna karşılık ayı gibi yuvarlak olanlar içimi- ze güven verir, bize anamızın karnını anımsatırlar. Geceleri ortaya çıkan, biz uyurken etkinlikte bulunan, denetleneme- yen bir yığın oluşturan küçük hayvanlardan, böceklerden, fa- relerden korkarız; örümcek fobisi, sivri, tüylü, sayısız ayaklarından gelir. Korkular mantığa uygun değil. Hayır. Kanıtı: İnsanlık tarihinde çok sayıda bebeği mideye indirmiş domuzlardan değil de, daha az tehlikeli olan kurttan korkarız. Çocukların düşlerinde domuzlara değil, kurtlara rastlarız. İnsan tanımadığı hayvandan korkuyor
“Kitaba adını veren Sineklerin Tanrısı, insanların içindeki kötülüğü simgeler.”
İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
İmgeler ve Simgeler
Modern insanın bilincinin en soylu kısmı, çoğu zaman sanıldığından daha az manevidir. Hızlı bir çözümleme, bilincin bu soylu ve yüksek küresinde, bazı kitabi kalıntıların, çok miktarda ve çeşitli düzlemlerde önyargının; hayatın anlamı, en yüce gerçek vb. konularında tamamen basmakalıp birkaç düşüncenin canlılığını açığa çıkartacaktır. Uyanıkken görülen düşlerde, melankolilerde, imgelerin bilincin oyun saatleri esnasındaki serbest oyunlarında, her türden vakit geçirme ve eğlencede. Bu mitsel hazine burada laikleşmiş ve modernleşmiş bir şekilde devam etmektedir. Freud'un cinsel gerçeklere ilişkin oldukça ham imalarla gösterdiği üzere, bu tür imgelerin biçim değiştirdikleri olmuştur. İmgeler ayakta kalabilmek için, çok tanıdık hale gelmişlerdir. Ancak kullanımları hiç de azalmış değildir. Çünkü bu gerilemiş imgeler, modern insanın manevi yenilenmesinin mümkün olabilecek başlangıç noktasını gösterirler.
... narsizm kendini sevmeyi değil, kendine yabancılaşmayı simgeler.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.