Hayatını çizip vuran bir gramofon
Sanki, apoleti sökülmüş bir komutan, o
O canı sonuna dek taşıyan, o
Her halini korkmayıp yaşayan, o
Suç olsa da dertleri kaşıyan, o
Ruhu bi yol gibi aşınan, o
Sonra seni ne kadar sevdiğime şaşırırsın belki,
Belki şımarırsın,
Belki şımardıkça azalırsında belli olmaz benim sağım solum.
Şımarır mısın?
Aşk şımartır mı seni?
Kimi şımartmamış ki
Şımar zaten beni ipleme her haline şiirim ben
Bilmezsin sihirim sen, sinirim el, yokluğuna zifirim ben.
Bilmezsin bi yel savurur senin kokunu işte o rüzgara mihirim ben
Bilmezsin ya işte o bilmediklerinin içindeki çukurum ben
Bi' yokluğu anlamış bu gönlüme mühürüm ben
Beni boşver hadi bi şarkı söyle
“Korkularımı anlatıcam ilk önce
Dizimin kanadığı ilk günü,
Sevmeye yeltendiğim ve sevilmediğimi anladığım ilk günü,
Acının korkuları kuşattığı ölesiye savaştığı o ilk günü.
Sonra diycem acı korkuları yenmişti.”
….
Ay ışığında dans ederken,13
Yağmurda şarkı söylerken,
Ah, tekrar evde olmak ne de güzel!
Güneş altında kahkaha atarken,
Patikadan koşarken,
Ah, tekrar evde olmak ne de güzel!
Ateşle oynadığında,
Bazen yanarsın.
Bir iki kez şansını deneğinde olur böyle şeyler.
Ama zamanın asla boşa gitmiş sayılmaz,
Yaşayıp öğrendiğin zaman.
Ve zamanla, bir gün hepsi sana geri döner...