Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Çinliler barutu, ömrü uzatacak bir takım simya deneyleri yaparken kaza sonucu keşfetmişlerdi.”
Sayfa 364 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
1970'lerin başları Amerikan psikiyatrisi için zor zamanlardı. Alan o kadar popüler olmuş ve psikanalizi benimsemesi sayesinde diğer tıp alanlarından o kadar ayrılmıştı ki, gerilemekten başka yolu yoktu. İkinci Dünya Savaşı sırasında büyükbabam psikiyatri için "Şahsi dogmacılıktan oluşan, çatlamakta olan bir set" demişti. Psikiyatri artık Lifton ve Thomas Szasz gibi kendini "anti-psikiyatrist" ilan eden, psikiyatrinin terapi olduğu kadar bir disiplin ve ceza biçimi, simya ve sahte bilim olduğunu söyleyenlerin saldırısı altındaydı.
Reklam
Bilinç dışının farklı komplekslerinin bir araya gelmesi tıpkı bir Simya süreci gibi yeni ve beklenmedik bir bilinç oluşumuna neden olur. Buna cesaret etmek büyük iştir. Karşılaştığımız her arketipten bir ders alırız ve öğrendiğimiz bu dersler aşkın işlevi yerine getirir. Benliğin birbiriyle çatışan bölümleri ile yüzleşmek ve onlara bütünlemekle bu aşama işlevi yerine getirilir Bu sayede insan dengeli sağlıklı ve yaratıcı bir kişilik kazanır.
Dünya ve yaşam bize gerçek bir doyum vermeyecekse, ne tür kültürel ideallerimiz olmalı? En iyi şey asla erişemeyeceğimiz bir noktadaysa ve aslında en iyisi "doğmamış olmak, var olmamak, hiç olmak"sa? Nietzsche : The Ethics of a Moralist (Nietzsche: Bir Ahlak Kuramcısının Etik Anlayışı) adlı kitabında Peter Berkowitz şöyle der: "Nietzsche, Yunanların yabani ve kösnül mitlerinin temsil ettiği o bulaşıcı iyimserliğin. taşkın neşeli halin, yiğitlik ve sıhhatin nasıl olup da insanın sefil yazgısının bütünüyle farkında olan insanlardan çıktığını merak eder." Diyebiliriz ki, bunlar ancak söz konusu farkındalığın sindirilmesinden sonra çıkabilirdi. Eğer gerçek doyum mümkün değilse -sadece (psişik) simya, idealize etme, meydan okuma, Nietzsche'nin hakikat yüzünden mahvolmamak için başvurduğumuzu öne sürdüğü kendi kendini kandırma sanatı varsa- o zaman buradan çıkacak sonuç açıktır. Ya yanlış doyumları arıyoruz ve aramak üzere eğitildik ya da yanlış, doğamıza düpedüz aykırı bir dünyada yaşıyoruz demektir.
Sayfa 133Kitabı okudu
Hülyalara dalmak unutulup giden bir sanat artık; dört öğeden, beş duyudan oluşan yitik bir simya sanatı. Büyük bir kayıp bizim için. Hülyanın büyük filozofu Gaston Bachelard, hülyaya dalmayı bir tür dinlenme ve özel bir lirik şiir olarak görmüştür. Hülyalara dalarak hepimiz şair olur, belirgin şiirsel anlar yaşarız, der Bachelard. Ona göre, hülyaya dalanlar “ruhun tamlığını haiz kıymetli bir saatin tadına varan” kişilerdir.
Kelimelerde kuvvetli simya vardır.
Sayfa 119 - Timaş Yayınları, 1. BaskıKitabı okudu
Reklam
Elhamra'nın mimari ve peyzajının tümüne su Egemen olurken, onun form ve mekanını tanımlayan şey ışıktır. El hamra'nın formları, maddi formları kristalleşmiş ışığa dönüştüren bir simya ile dönüştürülüp sıkıştırılmış gibidir.
— Bilim de Tanrı’ya şükür ki dönemini kapattı, der Mihail Fyodoroviç ve duraklayarak anlatır. O da şarkısını söyledi, sahneden indi. Öyle... İnsanlık onun yerine başka bir şey koyma ihtiyacı hissediyor artık. Batıl inançlar bataklığında yeşermiş, o bataklığın suyundan beslenmiş olan bilim artık ömrünü tamamlayan ataları gibi, yani simya gibi, yani metafizik ve felsefe gibi batıl inançlardan ibaret bir Quinta Essentia’ya24 sahip. Hem zaten şunu da sorgulamak lazım: Bilim, insanoğluna ne vermiştir? Öyle değil mi?.. Avrupalı bilimcilerle bilim adına hiçbir şeyleri olmayan Çinli bilginler arasındaki fark yok denecek kadar azdır; tamamen görünüşten ibarettir. Çinliler anladığımız anlamda bilimden yoksundular da ne oldu, ne kaybettiler?
Ahh...
Mazi, Tanrının ardımdan seslenip hayata küstürdüğü sinsi simya! Ruhumun yorgun beldeleri anımsıyor kazıktan alfabeleri, kazıya kazıya ölüyorum kendimden bir bir...
Sayfa 39
12. yüzyılda Arap kültürüyle ilişkiye geçilmesi, simya ve astroloji gibi alanlara yeni bir ilgi duyulmasına yol açtı. Bunlara "do­ğal büyü" deniyordu ve artık köylülerin batıl inançları olarak kü­çümsenmeleri mümkün değildi. Ama bunun ötesinde, Kilise'nin res­mi tutumunun değişmesine asıl yol açan, sapkın akımlara karşı mü­cadele ihtiyacı oldu.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.