Bugün inceleme yapacağım kitap Hüseyin Rahmi Gürpınar'dan "Efsuncu Baba" yazarın okuduğum ilk kitabı. Kitabın ilk 20 sayfası çok sıkıcı geçti ama daha sonra diğer karakterler de romana girerek güzellik kattı.
Kitaba gelirsek :
Kitapta 3 adet ana karakter var. Bunlar Efsuncu Baba, Agop, Kirkor.
Hüseyin Rahmi Gürpınar bu kitabında hurafeler ile yola çıkan Efsuncu Baba'nın hikayesini anlatıyor. Agop ve Kirkor ise durmadan birbirleri ile atışan iki arkadaş. Efsuncu Baba kendini Simya'ya vermiş ve hurafelere sonuna kadar inanan biri ve bulduğu bir kitaptan yola çıkarak Agop ve Kirkor ile bu kitapta yazılı olan hazinenin peşine düşmeye karar verirler ve olaylar başlar. Benim incelemem bu kadar çünkü kitabın sonunu söylemek istemiyorum. Hepinize saygılarımı sunuyorum kendinize iyi bakın görüşmek dileğiyle
Sevdiğim birkaç alıntı :
-"Hemen her yerde ve hele ilim ve irfanın zayıf bulunduğu memleketlerde hile, aldatmacayla daha çok iş görülür."
-Hepimiz daima aldanıyoruz, fakat fırsat düştükçe aldatıyoruz.
Aldanıp da aldatamayanlar.. İşte aç kalan güruh bu zavallılar.
Fullmetal Alchemist - Çelik Simyacı cilt 2
Edward hükümet ajanıdır. Ve askeri bir simya tesisinde çalışmaktadır. Artık tek bir amacı var. O da kardeşi ve kendisinin kaybettiği bedenini kurtarmak. Bunun için de amacı bellidir:Felsefe taşına ulaşmak.
1.kitapta bahsedilen değerli bir simya hazinesi olan Felsefe taşını onlar gibi düşmanları da ele geçirmeye çalışıyor. Ve felsefe taşı için iki grup arasında mücadele sürüyor.
İki kardeşin bir gün yolu Winry Rockbell adında bir araştırmacının evine düşer ve orada araştırmacıdan Felsefe taşının bir kütüphanede gizli olduğunu öğrenirler. Ama onlar gibi düşmanları da taşın peşindedir.
Nitekim seri aksiyon ve gerilim yüklü. Yanıtlanmadık sorularla 2. kitabı burada bitirdik. Bakalım serinin bir sonraki kitabında neler olacak? . ^_^.
Merhabalar 1K okuyucuları,
Birkaç defa okumaya başlayıp bıraktığım bir kitap incelemesiyle buradayım. Dil olarak gayet açık, anlaşılır olmasına rağmen ilk sayfalarda bana sıkıcı gelen bir eserdi. Herkes o kadar çok övgüye layık görmüştü ki sorun bende sanırım diye düşünüp bırakmıştım. Uzun zaman sonra tekrar başlayınca 45 sayfadan sonra daha ilgi çekici olmaya başladığını fark ettim ve iki gecede bitirdim. Dilinin bu kadar açık olması hızlı ilerlemesine sebep oluyor.
Eserde kahramanımız bir çoban olan Santiago. Eserde geçen '' Kişisel Menkıbe, Evrenin Ruhu, Tanrı'nın Ruhu, Simya, Evrenin Dili, İşaretler ..'' gibi kelimeler ile çokça karşılaşacakınız. Kahramanımız karşına çıkan insanların etkisi ve yönlendirmesiyle Kendi Kişisel Menkıbe'sinin peşine düşüyor ve hikayemiz başlıyor.
Ben genel anlamda sevdiğimi ve altını çizecek çok yer bulduğumu söyleyebilirim. Durup düşündüğüm yerler de oldu. Okumak isteyenlere keyifli okumalar diliyorum.
Sağlıkla kalın
Antal Szerb, Macar edebiyatının en önemli yazar, eleştirmen ve tarihçilerinden birisi olup A Pendragon Legenda (Pendangron Söylencesi) ve Utas es Holdvilag (Yolcu ve Ay Işığı) adlı romanları ile ün kazanmış.
Bu kitabı tesadüf buldum ve bulduğuma öyle memnun oldum ki...
#pendragon galler dilinde “ejderha başı” anlamına geliyormuş. Kitabın içine girdikçe lirik anlatımı ile ilk sayfalardan dahil oluyorsunuz aristokrat İngiltere’sine. Bununla kalsa iyi.
Ortaçağ karakterlerinin şatoda gezindiğine, masaların tango yaptığına şahit olmanız da cabası.
“ My way is to begin with the beginning.” demiş Lord Byron diye başlayan cümlesiyle Janos Batky, okuduğu kitabın gerçek olması, gizemli kapının 120 yıl sonra açılmasıyla tarihin derinliklerinde gezmeye başlıyor.
Geçmiş, din, gizem, büyü,simya, gençlik arayışı, gül haç gömütü, lahitler, nedensellik gibi konular var kitapta.
Ortaçağın bilimsel gerçeklere karşı katı tutumunun, düşünce devrimi olan Rönesans’la sona ermesinin ardından bir şekilde devam eden mistisizm kavramını çok sorgulamış yazar. İngiliz aristokrasisinin düşünce, davranış, edinimleri üzerine satirik tarzıyla bir toplumu ve o toplum üzerinden insanlığı sorgulayan bir kitap yazmış.
Hissettiğime gelince, bilim önemli kavram kim ne derse desin. Bilimin gerçeği doğrultusunda ilerlemek, toplumsal geleceğe yatırım bir nevi
“Dünyadaki en ‘ hayaletimsi’ şey hayalet diye bir şeyin olmamasıdır. Her şeyin bir anlamı vardır.” diyor yazar.
Hayaletsiz günlere...
#korkuyoruzamaokuyoruz grubumla Haziran ayında cadı temalı korku okuduk ben de #jeanettewinterson dan #günışığıkapısı seçtim. Her zamanki gibi bu tarz korku kitapları çok çevrilmediğinden sevilen ve bu kategoriye tam uyan büyü adlı kitabı da okuduğumdan, gerçek olaylara, cadı mahkemelerine dayanan bir kitabı okumak daha mantıklı geldi. Sonuçta
Simya yüzlerce yıl insanoğlunun üzerinde emek harcadığı bir uğraş oldu. Simyanın bilim üzerindeki etkisi ne kadar görmezden gelinsede, günümüzde kimya bölümünde okuyan öğrencilerin artık simyayida ders olarak görmeleri güzel bir gelişme bence . Bu kitaba gelince hikaye içinde hikaye buluyorsunuz. Herbir seyahat ayrı bir öykü gibi. Birbirinden bağımsız hayatların bir kitapta buluşması çok güzel.okunmasi gereken en güzel kitaplardan sadece bir tanesi ...
