Aşkdan yarılır gönlüm, akar onca kan .. Şah'sın sen .. ! Yok mudur aşka sadakan .. ~ Mûrâd ~
İleti
"Ne sen Leyla'sın, ne de ben Mecnun" diyemeyince "ne sen Salem'sin, ne de ben Sabrina" cümlesi salonun ortasında şöyle bi salınıverip gezmiş olabilir. Ne bu dünyanın draması biter, ne de kalbimizi sıkan el gevşer. Ama yazın sıcağında anlık gelen esinti mutluluğu da dâhildi dünyaya. Eee o zaman o küçük devasa mucizeler ve otlu büyüler neden dâhil olmasındı? Minnoş kalbimizi sıkan eli anne sertliği ile vurup mu indirsek, olumlamalarla sarmalayıp sakinleştirip dikkatini mi dağıtarak indirsek? Esasen hepsi olurdu. Sonuçta esas mesele zaman ve mekândı. Salem'i görüp onun Sabrina'sı olmak da diyalektiğe dâhildi.
Reklam
What mean ye by saying that the poor ye have always with you, or that the fathers have eaten sour grapes, and the children's teeth are set on edge? "As I live, saith the Lord God, ye shall not have occasion any more to use this proverb in Israel." "Behold all souls are mine; as the soul of the father, so also the soul of the son is mine: the soul that sin-neth it shall die."
Ne ben benim, ne sen sensin, ne sen "ben"sin. Hem ben benim, hem sen sensin, hem sen "ben"sin.
Ben eşimi çok erken yaşlarda (19 yaşında) tanıdım. Tabi o yaşta birini ne kadar tanıyabilirsen o kadar tanıdım. Bence evlenmeyi düşünen bir insan öncelikle kendini tanımalı ve ne istediğinden emin olmalı. Sırf biraz ilgi gördü diye, tıpkı be­ nim gibi kapılıp gitmemeli. Eş adayını sadece bir sevgili ola­ rak değil, gelecekteki çocuklarının babası olarak değerlendir­ meli ayrıca. Zamanında, "Ailesiyle evlenmiyorum, kapıyı kapatır­ sın herkes dışarıda kalır," diyordum. Ama kapıyı kapatsan da insanı yetiştiren anne-baba, evlenen karı-kocayla birlik­te zaten o yuvanın içine giriyormuş. O yüzden artık evlene­cek çiftlerin ailelerinin de uyumlu olması gerektiğine inanı­yorum.
Filiz bilmiyordu ama, Beyoğlu ara sokaklarından birindeki pavyonlardan birinde Maşa'yla karşılıklı oturmakta olan babası gayet iyi biliyordu, bundan böyle ne yapacağını: Filiz'i artık ne sendikadaki işine yollıyacaktı, ne de daktilo kursuna! Maşa :Sana istediğin yerde bir kahve açarım. Filiz de evde otursun, yesin, içsin, giyinip kuşansın gezsin. Ayda altı yüz lira vereceğim. Tamam mı? -Tamam, dedi adam. Çalışıp da ne olacak? -Hiç canım. İş yerleri ahlâksızlık yuvası tekmil!... Bir kadın, bir kız çalıştı mı, elini yıka. Erkeğe kar- Şi sen sen'sin, ben ben. Allah kadını erkeğin hizmetleri- ni görsün diye yarattı. Öyle değil mi? Babaya göre hava hoştu: —Ona ne şüphe? Kahvemi açtıktan sonra ben de karıyı terziden alacağım. Kadın demek, evinin esiri de- mektir! Ertesi, daha ertesi sabahlar Filiz işe yollanmadı.
Sayfa 281Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.