Evli kadınlar evli erkeklere oranla psikolojik olarak daha büyük gerilim yaşıyor. Depresyon, kaygı bozukluğu, fobiler, dirençsizlik ve sinir zaafiyetlerine daha çok maruz kalıyorlar. Bekâr erkekler de bekâr kadınlara kıyasla bu açılardan daha yoğun gerginlik yaşadıklarından, evliliğin kadınlar için erkeklerden daha zor olduğu sonucuna varmak yerinde olacaktır.
Sayfa 151Kitabı okudu
Gerçekte hiçbir sınır söz konusu değildir. Gerçek sınırlar sadece kafamızda bulunur.
Reklam
... insan ömrünün bu dünyada bir sınırı olduğunu biliyor musun? En çok yüz yılı kapsayabilir bu sınır. Ölümünden sonra yüz yıl çocukları, ya da yüzünü görmüş olan torunları anımsarlar onu. Sonra anısı sürse bile, ancak sözde ya da düşüncede kalır. Yüzünü gören insanların hepsi ölmüştür çünkü. Mezarlıktaki kabrini otlar kaplar. Beyaz mermer taşı devrilir. Tüm insanlar, torunları bile unuturlar onu. Bir zaman sonra adını da anımsamaz olurlar.
Sayfa 437Kitabı okudu
Son bir adım atarak verilerin öne sürdüklerini yargılayacak olursanız, Tanrı'nın sinir sistemimizin icadı olduğu sonucuna varırsınız.
eski avcı toplayıcıların yaşadığı zamanlarda...
"İnsanlarla diğer varlıklar arasında bir sınır olmadığı gibi belirli bir hiyerarşi de yoktu. İnsan dışı varlıklar sadece insanın ihtiyacını gidermek için değillerdi. Dünyayı istedikleri gibi yöneten sonsuz güç sahibi tanrılar da yoktu. Dünya insanların veya herhangi bir canlı varlığın etrafında dönmüyordu."
Kolektif Kitap, İnceleme, Türkçesi: Ertuğrul GençKitabı okuyor
"Animistler insanlarla diğer varlıklar arasında sınır olmadığına inanır. Onlara göre bu varlıkların hepsi konuşma, şarkı söyleme, dans ve tören aracılığıyla iletişim kurabilir. Bir avcı, geyik sürüsüne seslenerek aralarından birinin kendini kurban etmesini, eğer av başarılı olursa da ölü hayvandan kendisini affetmesini isteyebilir. Birisi hastalandığında şamanlardan biri hastalığa sebep olan ruhla iletişim kurarak onu korkutmaya veya yatıştırmaya çalışabilir. Eğer gerekirse şaman diğer ruhlardan yardım isteyebilir. Bütün bu iletişim eylemlerini belirleyen şeyse hitap edilen nesnelerin yerel olmasıdır. Bunlar evrensel tanrılar değil, daha ziyade orada bulunan belirli bir ağaç, geyik, dere veya hayaletlerdir."
Kolektif Kitap, İnceleme, Türkçesi: Ertuğrul GençKitabı okuyor
Reklam
Erotik ilişkiler bütün bir yetişkinlik hayatını doldurabilir. Ama, eğer bu hayat çok daha uzun olsaydı, fiziksel gücün çökmesinden de önce, bıkkınlık tahrik olma kapasitesini boğmayacak mıydı? Çünkü birinci, ikinci, yüzüncü, bininci ya da on bininci sevişme arasında son derece büyük bir fark var. Tekrarın gülünçleştiği, hatta olanaksızlaşmasa da kalıplaştığı uç sınır nerede bulunuyor? Ve bu sınır aşıldığında bir kadınla bir erkeğin aşk ilişkileri ne olacak?
erkeklere karşı gizli bir nefret beslemeye başlamıştı; onları dağınık, sakat, sıkıcı, zayıf ve sinir bozucu yaratıklar olarak görüyordu.
Sayfa 111Kitabı okudu
yardımseverliği, hoşgörülü olmayı ve dürüstlüğü; doğru yola yönelen birinden çok, doğru yoldan çıkarılamayan biri izlenimi vermeyi; günün birinde herhangi birinin, herhangi birine tepeden baktığımı düşünmemesini ve herhangi birinin de kendisini benden daha üstün sanmaması sağlamayı; hoş vakit geçirmeyi belli bir sınır içerisinde tutmayı öğrendim.
Başardığımız belliydi. Tekbirler getirerek ev ev ilerliyorduk. Zaferin tadını çıkarıyorduk, aldığımız yer ne kadar ufak olsa da. İlk anda çok mutluyduk ta ki telsizden daha 19 yaşında olan, nur yüzlü, ahlaklı ve imanlı İzo'nun yaralı olduğunu duyana kadar. Yaklaşınca yanındakilerin yarasını sarmaya çalışırken zorlandıklarını gördüm, bomba isabet etmiş ve vücudun tamamında küçük yaralar yapmış, kolun çoğunu kopartmış, yalnız sinir telleriyle tutunuyordu. İnsanın aklına ölüm aniden gelir. Şehadet ve yaralanmanın lütfunu yalnız başına gelen anlar. İzo çığlık atmadı, ağlamadı, feryad etmedi, acıyı hissetmediğini sanmıştım. Yaş olarak kendisinden daha da küçük Zenga lakaplı Mirso Ramiç telaşlı ona eğildi ve öylesine nasılsın diye sordu. Sessizce sadece ''Allah'' dedi. Hastaneye götürmek için sedyeye koyarken saati sordu. Saatin dört buçuğa yakın olduğunu söyledik, o da; ''İyi, öğleyi kıldım'' dedi. Kafamda binlerce düşünce uçuşuyordu o an. Allah'ım, sana her şey için şükürler olsun, aramızda ölüm kalım anında bile namazı düşünen böyle Müslümanlar var. İzo diyordu ki: ''İyi öğleyi kıldım, ölürsem, namaz borcum olmayacak.'' O zaman sormuştum kendi kendime ya ben Allah'ım, ben yaralandığımda nasıl davranırım?
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.