Seride en sinir bozucu karakter olan Jules’in hikayesi olan Çarpık Nefret ile karşınızdayım.
Seri içinde sanırım en sevmem dediğim karakter Jules. Ava’nım abisi Josh ile olan hikayesini okuyoruz. Diğer kitaplarda hep sığ davranan, herkese asılan kimseyi umursamayan bir karakter çizen Jules’in derinlerde çok farklı olduğu olduğunu görmek empati duymama sebep oldu.
Ve bu kitapla beraber ona karşı olan antipatim bitti. Yaşadıkları, göğüs germek zorunda kaldıkları ve bunlardan dolayı içinde oluşan korkusu. Kesinlikle çok güzel anlatılmış.
İlk kitapta sadece Josh’ın sevdiği meşhur tablosunun da bu kitapta bir yere bağlanması çook iyiydi. Yazarın kalemini, düşüncesini çok çok sevdim bu kitapla beraber. Nefretten aşka duygusunu da çok iyi yansıttı.
Josh’a yer yer sinir olsam da, onu da sevdim. Yanlış kararlarına rağmen telafi etmesi, Jules’in hastanede gördükten sonra Jules için yaptığı anlamlıydı.
Kitapta en sevdiğim kısım ise ikisininde gelecek için düşünürken sadece pembe rüyalarla hayal kurmaması, maddi ve manevi olarak da düşünerek karar vermesiydi. Ütopik olmanın önüne geçilmiş.
Cristian Harper’ın yaptıkları, ev kiralama konusundaki yardımı ve sonrasında Jules’e iyilik karşılığında iyilik yapmak için sözleşme yapması çok iyiydi. Kesin bunun karşılığını son kitapta Stella ile ilgili bir konuda alacak.
Alex ve Ava ikilisini okumakta çok iyiydi ilişkilerinin üzerinden 3 yıl geçmiş ve oldukları noktaya şahit olmak. Alex’in pek değişmediğini ama Ava’ya karşı ne derece değiştiğini görmek çok keyifliydi.