Belemir

Belemir
@sinirlibilim
instagram : sinirlibilim
10 Mart
56 okur puanı
Nisan 2022 tarihinde katıldı
176 syf.
·
Puan vermedi
Giriş kitabı için fazla zor
Kitap fenomenoloji için giriş niteliği taşıdığını iddia ediyor ancak konunun zorluğundan mı, yazarın kendi dilinden mi, yoksa çeviri kaynaklı mı anlayamadığım kitabın okuma zorluğu var. Kitabın az çok anlayabildiğim kısımlarından en çok "Bilim ve Yaşam Dünyası" bölümünü zevkle okudum. Genel olarak fenomenoloji okumak isteyenlere ben kitabı önermem, en azından ilk kitap olarak.
Fenomenoloji
FenomenolojiDan Zahavi · Ayrıntı Yayınları · 202012 okunma
Reklam
184 syf.
·
Puan vermedi
Haklı şiddet var mıdır?
Bu romanın otobiyografik olması ve yazarın bu mesafesizliği, mesafeli bir hava yaratmış gibi geldi. Duygusallık beklerken yaşananların mantıklı bir çözümlemesine seyirci oldum. Bunu yaparken de şiddet, ırkçılık, homofobiyi mercek altına almış. Noel gecesi Kabiliyeli Reda tarafından tecavüze uğrayan, sonra ölümle yüzleşen Edouard kurban olarak, diğerleri gibi "yetişkin Arap erkek" diye ırkçı yaklaşımla kestirip atmadan, faili suçlamak yerine, onu aklamaya çalışır, aklamak ister aslında. Şiddetin kökenini coğrafyanın şiddetine bağlar. "Nefretle yaklaşılan insanların yazgısı, bilindiği üzere ve kaçınılmaz olarak nefret edilmeye  layık insanlara dönüşmektedir." der. Ben bu kadar "kaçınılmaz"  yaklaşımı aşırı buluyorum. İnsanların içinde bastırılmış saldırganlık içgüdülerine egemen olabilme tercihine sahip olduğumuzu düşünüyorum, kimileri için daha kolay, kimileri için daha zor. Bazı şeylerin tetiklemiş olması, şiddeti aklamaya çalışmak için yeterli gelmiyor. Haklı bir şiddet olduğuna inanmıyorum.
Şiddetin Tarihi
Şiddetin TarihiÉdouard Louis · Can Yayınları · 2023193 okunma
114 syf.
·
Puan vermedi
Bakımevi denilen insani enkaz toplama evi ve misafirleri insani paçavralar
Kitabı okumadan, önyargılarımla tahminde bulunurken, duygusal ve kederine boğulmuş bir karakter tahayyül etmiştim. Ne kadar çok yanılmışım! Nefretle yazılan bir roman bu. “Hayatın adaletsizliğine, ona en büyük zararı verebilecek olan şeyle, entelektüel şiddet ve öfkeyle karşılık vermek gerekir.” diyor kitabın yazarı Rosales. Şizofreni tanısı alan Rosales, aslında bu kitapta da kendini, yaşadığı bakımevlerini, geçmişindeki Küba sürgününün izlerini yansıtır, içindeki öfkeyle, şiddetle, kötümserlikle. Kitabın sayfalarını çevirirken hissettiğim şey, merhamet, nefret, şefkat ve gaddarlığın tuhaf karışımı idi, tıpkı Rosales’in kendi hissini tariflediği gibi. Kitap boyunca o topyekûn sürgün olma durumunu, tüm hücrelerimde hissettim. Küba’ya dair duygularına ilginç bir şekilde bilinçaltından erişiyoruz, sık sık Fidel Castro ile yüz yüze geliyor rüyalarında. Ama beni, içine düştüğü yabancılaşma hissi daha çok etkiledi. Hayatın süprüntüsünün tıkıştırıldığı bakımevleri, kimsesizlik ve defolamama lüksünün bile olmayışının acıklı bir tezahürünü görüyoruz romanda. “Elime bir tabanca aldığımı hayal ediyorum. Dayıyorum şakağıma. Tetiği çekiyorum,” demişti Rosales bu kitapta. 6 Temmuz 1993 günü gerçek, bu cümlelerin yerini aldı.
Felaketzedeler Evi
Felaketzedeler EviGuillermo Rosales · Jaguar Kitap Yayınları · 20172,471 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
134 syf.
·
Puan vermedi
İntiharı konuşmak zorundayız.
İntihar hakkındaki tartışmalar genellikle hukuki, ahlaki, dini ve psikiyatrik boyutuyla ele alınmaktadır. Eskiden beri hayatın, Tanrı’nın bir armağanı olarak görülmesi nedeniyle intihar günah sayılarak birtakım dinler tarafından yasaklanmıştır. Hristiyanlar için insan yaşamı, yönetme hakkına sahip değildir, kullanma hakkına sahip olduğumuz bir
İntihar Üzerine Notlar
İntihar Üzerine NotlarSimon Critchley · Pharmakon Kitap · 201659 okunma
188 syf.
·
Puan vermedi
Dilimizin, tiyatro oyunlarını bile böyle şekillendirmesi çok ilginç değil mi?
"Hamlet'te kimsenin yanına bir şey kâr kalmaz. Hatta tüm tragedyalar böyledir: Bu oyunlarda insanlar yanına kâr kalmamanın en uç örneklerini yaşar. Fakat Hamlet'te ve aslında hiçbir Shakespeare oyununda- yapılanın kimsenin yanına kâr kalmamasının başka bir açıdan sebebi, on yedinci yüzyılın başlarında bu tabirin bizim bildiğimiz anlamda var olmamasıdır. Belirttiğim gibi bu deyimin kökenini net olarak tespit etmek mümkündür ve şaşırtıcı bir şekilde ilk defa on dokuzuncu yüzyılın sonlarında Amerikan argosunda kullanılmıştır." Adam Phillips - Kaçırdıklarımız (syf 82)
Hamlet
HamletWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202345,5bin okunma
Reklam
Reklam
Reklam