SINIRSIZ KAİNATTA OTİSTİK HAYATLAR Ya zamanımızın tipik otistik insanı? İşte o, kendi hastalığını kendisi tercih ediyor. Kendi dünyasını kendisi daraltıyor. Günübirlik kaygı, endişe ve ihtiraslarla sıkışıp kalıyor. Ezel ve Ebed Sultanının kainat sergisinde bir mütalaacı olduğunu unutmuş halde yaşayarak otistik bir hayatı bizzat seçiyor.
Reklam
Sınırsız kainatta otistik hayatlar
Sınırsız kainatta otistik hayatlar
İnsan,kâinat bütünlüğü içinde bir varlıktır. Bir kez gaflet basınca,insan bir kez kendini kâinattan soyutlayınca;düşüncelerini,duygularını dış dünyadan,kâinattan ayrı telakki eder. Sanki boş bir dünyada yaşıyor gibi davranır. Bu hâle gelen insan,bir çeşit hapishanede gibidir. Kendisini şahsi arzu ve tutkularla sınırlandırır. Oysa insanın merak ve haz dairesi, canlı ve cansız varlıklarıyla bütün kâinatı saracak şekilde derin ve geniştir.
Sınırsız kainatta otistik hayatlar
Kişiler arası ilişkiler menfaat üzerine oturmuştur. Menfaatimize olan şeyler dostumuzdur,bize yarar getirmeyenlerse birer baş belası. İlişkileri menfaat belirler. Çıkarlar, ilişkileri başlatır da bitirir de. Menfaat sağlayan her şey "Rab" kabul edilir. Bunların hepsi iyidir güzeldir, mükemmeldir. Artık menfaat getiren her şeye tenezzül edilir. İzzet, ayaklar altında ezilir.
Sayfa 45 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Sınırsız kainatta otistik hayatlar
İnsan, kainat bütünlüğü içinde bir varlıktır. Bir kez gaflet basınca, insan bir kez kendini kainattan soyutlayınca; düşüncelerini, duygularını dış dünyadan, kainattan ayrı telakki eder. Sanki boş bir dünyada yaşıyor gibi davranır. Bu hale gelen insan, bir çeşit hapishanede gibidir. Kendisini şahsi arzu ve tutkularla sınırlandırır. Oysa insanın merak ve haz dairesi canlı ve cansız varlıklarıyla bütün kainatı saracak şekilde derin ve geniştir.
Sayfa 43 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam