İyi kalabilmek ne kadar güçse, kötülük de o kadar cezbedicidir. "İyilik ve kötülük arasında bir sarkaçta sallanıp duran insan, aslında iblis mi melek mi?" Okuyucuyu cevabı zor bir soru bekliyor.
Okudukça açılan anlatıma sahip bir kitap. Özellikle sonunu okurken çok keyif aldım. Bilinç ayrılığı yaşayan doktor iyiliği kendine, kötülüğü içinde yaşayan bir başkasına atfeder. Kitap ise bunun keşfini yapan bir avukatın dilinden bize sunuluyor. Kişinin bilincini etkileyebilecek kimyasal maddelerin varlığından bahsedebiliriz, fakat fiziksel bir ayrışmadan söz etmek ve gözde canlandırmak zor. Kötülüğün temsili olan Bay Hyde, doktordan oldukça farklı bir görüntüyle resmediliyor. Bu durumu şuna yormak istiyorum: Güzellik görecelidir. Bakan kişinin hisleriyle, bakış açısıyla değişebilir. Ve diğer yandan görülen kişinin kalbiyle de ilgilidir. Dünyalar güzeli veya yakışıklısı olsa bile kötü kalpli bir kişiden ilginç bir şekilde itici bir enerji yayılır. Öte yandan insanın dengeli bir kişilik göstermediği takdirde nasıl bir yıkıma sürüklendiğini görmek gerekir. Bastırılan hisler, eylemler, istekler bilinmez bir gelecekte bizimle birlikte gün yüzüne çıkmak için çabalar. Doktor Jekyll ise bir bakıma içinde var olan kötülük iç güdüsünü hiçbir elekten geçirmeden isteyerek dışa vurur. Bunun sonuçları da yıkımları da avukatın gözünden okurla buluşuyor.