Bir yandan içinde yaşadığımız dünyanın, dünyayı sarmalayan boşluğun bitmez tükenmez, belki hiçbir zaman bütünüyle çözülemeyecek sırları, bir yandan kendi içimizde taşıdığımız kendimize bile açık olmayan sırlarımız, bir yandan da hemen yanı başımızda, elini tuttuğumuz, konuştuğumuz, sevişip mahremimize aldığımız, ama bir türlü sırrına vakıf olamadığımız diğer insanların kendini ışığa teslim etmeyen gölgeli yapıları.
“Ancak doğadaki canlılara baktığınız zaman hiçbir canlının tepkilerini bastırdığını göremezsiniz. Bir kaplan hırlamak istediğinde ebeveyni onu susturmaz.”
Her gece sonrasında öncekinden de boş oluruz: Kederlerimiz gibi sırlarımız da rüyalarımızda akıp gitmiştir. O halde uykuya verilen emek, yalnızca düşüncemizin değil, sırlarımızın da kuvvetini azaltır...