Niçin insanlar birbirlerine karşı açık yürekli davranmıyorlar? Neden en iyi insan bile karşısındakinden bir şeyler gizliyor, bütün düşündüklerini açıklamıyor? Sözlerimizin yabana atılmadığını bildiğimiz zamanlar bile neden içimizden geçenleri olduğu gibi söylemiyoruz? Nedense herkes olduğundan sert görünmek istiyor? Duygularını hemen açığa vurursa altta kalacakmış, küçük düşürülecekmiş gibi bir korkuya kapılıyor?..
Can Yayınları
Reader Follow Recommendations
"....Bir ulusun ya özgür olması gerekir, ki uygun olanı da budur; ya da hiç değilse kendisinin özgür olduğunu sanması gerekir; çünkü böyle bir inanç [bile] son derece önemli sonuçlar yaratabilir."
Sayfa 35
En çok da yağmur yağdığında seviyorum bu şehri. Herkesin yüzü ıslak, başı öne eğik sanki herkes suçunu kabullenmiş gibi.
Bizim yapmamız gerekense, yaşamın koşullarını -kitaplara, broşürlere göre değil- köylerde, işliklerde, fabrikalarda, demiryollarında, madenlerde...
bizzat yaşamın içine girerek, yaşama katılarak araştırmak, öğrenmektir. Bizim hem eski düzenin direnme gücünü, ona bu gücü veren mekanizmaları tanımamız hem de yeni düzeni kuracak yeni ve yapıcı güçleri uyarmamız, uyandırmamız gerekir.
Sayfa 16
Hamlet
Ama hayatın bütün aşağılamalarına, üstlerin tartaklamalarına, küstah adamların tacizlerine, karşılıksız aşkların acılarına, adalet sisteminin etkisizliğine, ofislerdeki insanların kabalıklarına, iyi insanların kötüler tarafından haksızlığa uğratılmasına kim dayanabilir? Hem de bir bıçak darbesiyle her şeyi bitirebilecek iken.
Sayfa 86
Hamlet
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu. Şansın karşına çıkardığı bütün kötü şeylere dayanmak mıdır soyluluk, yoksa onlarla mücadele edip üstesinden gelmek midir?
Sayfa 86
İntihar üzerine
Dünyadan kaçmak isteyen bir insan kendi cesedine yapılacak aşağılamaları umursar mı? O, bu aşağılamaları yalnızca yaşam adına bir diğer korkaklık eylemi olarak yorumlar.
Bu nasıl bir toplum, insan milyonların ortasın da en derin yalnızlığı yaşıyor; hiç kimse farkına varmadan dayanılmaz kendini öldürme arzusuyla kahrolabiliyor? Bu toplum toplum değildir, Rousseau'nun dediği gibi, vahşi hayvanların yaşadığı bir çöldür.
Sayfa 11
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
"Fakat artık Tanrı'ya inanmıyorum ve bir ayin yapılsın istemiyorum; ben, yalnızca Sana inanıyorum, yalnızca Seni seviyorum ve yalnızca Sende biraz daha yaşamaya devam etmek istiyorum..."
Sayfa 64
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
"Ben, Seninle karşılaşmak istiyordum. Seni aramak, özlemle geçmiş bütün o yıllar sonra Senin tarafından tanınmak istiyordum. Ben, Senin tarafından önemsenmek, Senin tarafından sevilmek istiyordum."
Sayfa 31
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
"Sana saatlerce, hatta günlerce o zamanlar Seninle nasıl yaşadığımı anlatabilirim, beni neredeyse hiç tanımayan Seninle."
Sayfa 21
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
"...inan bana hiç kimse Seni, önceden olduğum ve Senin için her zaman olacağım benliğim gibi sevmedi"
Sayfa 18
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
"Senden başka kimsem kalmadı; sadece Sen. Benden haberi olmayan, tüm bunlar yaşanırken her şeyden habersiz gönül eğlendiren, nesnelerle ve insanlarla oyalanan Sen varsın. Yalnızca Sen. Beni hiç tanımamış olan, ama benim her zaman sevdiğim Sen"
Sayfa 9
Sosyalizmin Alfabesi
Sosyalizm hakkında araştırma yapacakların ilk başvuracağı adres bu kitap olmalı kesinlikle. Sağlam mantığı ve güçlü kanıtlarıyla yazar iyi bir iş ortaya dökmüş.
Kitabın ilk yarısı kapitalizmin sosyalist açıdan çözümlenmesine ayrılmıştır. İkinci kısmında ise sosyalist teori ele alınmış en anlaşılır şekilde anlatılmıştır. Herr şeyden önce sosyalizmin ne olduğunun anlaşılması gerekir. Kitabın amacı, sosyalizmin anlaşılmasına yardımcı olmaktır.
'Sosyalizm öğretisinin gelişmesinde rol oynamış olan en önemli ve etkili iki isim Karl Marx ve Friedrich Engels olduğu için, Sosyalizmin Alfabesi onların anlayışı üzerine kurulmuştur.'
Sosyalizmle yeni tanışanlar, sosyalizme dair derli toplu bilgi edinmek isteyenler ve sosyalizm hakkındaki bilgilerini tazeleme ihtiyacı duyanlar için temel bir başvuru kaynağıdır. 
Leo Huberman 
Sosyalizmin Alfabesi
