Kolyeyi tekrar kavradım, kara gözünü sessizce bana dikmişti. Babamın zihnindeki her çekmecenin her cebin içini görebiliyor muydu acaba? Beni hâlâ içlerinde özenle saklayıp saklamadığını söyleyebilir miydi bana?
Öncelikle konusunu anlatayım. Alessandra,Masis Kontu'nun ikinci kızı. İsmini unuttuğum ablasının hep arkasında kalmış, ablası evlenene kadar balolara gidememiş. Alessandra'nın bir sürü aşığı var,hepsinden hediye almış ve onların sırlarını biliyor. Ama hepsinin evlilik teklifini reddediyor. Alessandra'nın amacı ülkenin kralı Gölge Kral ile evlenip sonra onu öldürmek. Böylece Kraliçe olacak. Yaş sınırı 15 ve üzeri sanırım.
Kitabı sevdim fakat biraz sığ geldi bana. Yani daha çok önemli olay olabilirmiş bence.
Kitaptaki tek fantastik öğe kralın soyunun gölge yeteneğiydi. O yüzden beni hayal kırıklığına uğrattı.
Romantizm iyiydi, ana karakterleri genel olarak shipledim.
Yazarın dili akıcıydı,kitap sarıyordu. Belki reading slumpdan çıkarır. Yinede yazarın dili çok da mükemmel değildi, çok bir beklentiniz olmasın.
Alessandra ve Kallias'ı sevdim. Alessandra başta gıcık geldi sonra baya sevdim. Kallias genel olarak düzgün fakat savurgan zenginler gibi davranıyordu.
Tamam baya zenginsin ama bu kadar savurgan olma yani.
Kitaptaki kraliyet temasını sevdim.
Kısacası ortalama diyebileceğim bir kitaptı. Sonu iyiydi ama harika diyemem.
(Az kitap alabilen biriyseniz önermem daha iyi kitaplar alın mesela Bir Kimya Meselesi, Gökyüzünün Diğer Tarafı, Sırt Krallığı gibi)
7/10
Seriyi nihayet bitirdim. Öncelikle kitap hakkında sonra da seri hakkında genel düşüncelerimi paylaşacağım. Kitap genel olarak savaş sahnelerinden oluşuyor ve o kadar güzel, o kadar heyecanlı yazılmış ki nasıl okudum anlamadım. Betimlemeler yer yer göz yorsa da kitabın içindeymiş gibi hissettim. Savaş sahneleri dışında yazılan duygusal sahneler o
Üstte 100 günde okudu yazıyor merak etmeyin 100 günde okumadım sadece uygulamaya girmeyi unuttum .
Kitabımız Wolfgang Amadeus Mozart ve ablası Anna Maria Mozart'ı anlatıyor. Ana karakterimiz Anna Maria yani Nannerl de çok iyi bir müzisyen. Babası onu çalıştırıyor ve Nannerl müziği çok seviyor. Bir gün küçük Woferl'in yani bildiğimiz ünlü Mozart'ın yeteneği keşfediliyor. Nannerl yavaşça kardeşinin arkasında kalıyor.
Kitabın gerçek hayattaki kısmını böyle özetleyebiliriz. Bir de kardeşlerin hayal dünyası olan Sırt Krallığı var. Tersine ağaçların,ikiz ayların olduğu bu dünyada Hyacinth adında bir peri ile tanışıyor Nannerl. Hyacinth Nannerl'e bir söz ve bazı görevler veriyor.
Spoiler olmasın diye pek anlatmadım. Yoruma geçersek çok beğendiğim bir kitaptı. Müzik sevgisi, kardeşlik, aşk, cinsiyetçilik gibi konulara çok iyi değinmişti. Başlangıçta biraz sıkılabilirsiniz ama sonradan açılıyor. Özellikle son 50 sayfa mükemmeldi. Yazardan okuduğum ilk kitap ve anlatımını gerçekten beğendim. Sade ve masalsı yazıyor. Woferl ön planı alsa da sonuçta onun suçu değil ve hem Woferl'i hem Nannerl'i seviyorum.
Cinsiyetçiliğe değinmesinin yanında kurduğu fantastik dünya da çok iyi. Biz de Nannerl gibi bir şey bilmiyoruz yani merak ettiriyor.
Kesinlikle öneririm.
Sırt KrallığıMarie Lu · Epsilon Yayınevi · 2021333 okunma
Unutulan müzik dehası, abla Mozart
Aslında inceleme yazmayı düşünmüyordum ama kitap bitince yazmayı borç bildim :)
Sırt Krallığı Mozart kardeşleri anlatıyor. Evet yanlış duymadınız, Mozart kardeşler. İki kardeş. İki harika yetenek. Ama sadece bir Mozart.
Maria Anna Mozart, ünlü müzisyen ve besteci Wolfgang Amadeus Mozart`ın ablasıdır. Kendisi