Ah Franz kafka! Benim hüzünlü kekim.." 1883 senesi yazında, sıcağın kasıp kavurduğu bir yaz gününde buz gibi biri olarak doğuyorsunuz. Prag'da Almanca konuşan bir Yahudi ailenin, 6 çocuğundan en büyüğüsünüz. İki küçük kardeşiniz bebeklik döneminde ölüyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl önce hayatınızı kaybediyorsunuz. Ardından
Çayınızı alın başlıyoruz. Bir Fyodor Dostoyevski floodu.
Dünya edebiyatına Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler, Budala gibi büyük eserler kazandıran, radikal bir anlatı ile 20. yüzyıl romanında derin izler bırakan büyük Rus yazar Fyodor Dostoyevski’ye (11 Kasım 1821 - 9 Şubat 1881) dair bildiklerimizi gözden geçirmeye ne dersiniz? 🔎 1- 1821 yılında Moskova’da, altı çocuklu Mikhail Dostoyevski ile Maria
Reklam
II. Dünya Savaşı’nda yaşanan yasak aşkın mektupları! II. Dünya Savaşı yılları boyunca, iki sevgilinin birbirine yazmış olduğu yüzlerce aşk mektubu, tesadüfi bir şekilde ortaya çıkar, tarihe ve büyük bir aşka tanıklık etmiş olan mektuplar incelendiğinde, bu aşkın iki erkek arasında yaşandığı anlaşılır. 1940’lı yıllarda eş cinsel ilişki, yasa
Bugün benden tanıdığım ,bildiğim bir kitap sayfası mektup yazmamı istedi .Belki de rahatlamam içindi . Bu yüzden bugün içimdeki can kırıkları .Sizlerle de paylaşmak istedim 😊 Canım oğlum Can . Merhaba demek isterdim ama elveda dahi diyemedim sana. Beni bıraktığının altı yılını sevdiğin yemeklerde, dinlediğin müziklerde,liseden çıkan gençlerde,dokunduğun eşyalarda ,mutfağıma giren kelebekte aradım .Özlemin özlenen olunca nefret ettim bu duygu durumundan . Sahi neden özlem var ? Ucunda kavuşmak olsa bir anlam kazanırdı bende ama imkansız . Neredesin , üşüyor musun, aç mısın diye diye yuttuğum kitapların haddi hesabı yok . Bulamadım o kitaplarda da seni .Sen lavanta kokardın çocuk . Sen bahardın . Sen ilk göz ağrım ,canıma can katandın. O yüzden adına Can koymuştum . Kardeşin onbir yaşına basacak .Bir yanını , kokunu bende bıraktın aslında . Keşkelerimiz yerine iyikilerimizi çoğaltabilseydik geçer miydi acılarımız? Bazen lavanta kokar ev. Sen kokarsın . Dünya kokar . İşte o zaman yeniden Can doğar.Bir de papatyalar ve karahindibalar. Ölünce bir çiçek bu kadar mı güzel kokar . Ya karahindibalar? Kendine sarılınca ancak yeniden doğan sarı yapraklılar . Bir kaç gün önce doğum günümdü ya hani gece balkona kumru gelir mi ? Sendin biliyorum gelen . Çünkü Kafka ne güzel demiş . Sevdiğin birini kaybettiğinde gün gelir başka surete bürünür sana selam verir . Biliyorum ve hissediyorum çünkü diğer yarına çok iyi bakıyorum . Yine yazarım sende kokunla gel anlarım . ...🌺
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet'in Aziz Hatırasına Dünya tarihinin belki de en kanlı yüzyılının başında doğdu. Dönemin koşullarına göre oldukça varlıklı ve eğitimli sayılabilecek bir aileden geldi. “Üç yaşımda Halep’te paşa torunluğu ettim” der Otobiyagrafisinde. Paşazadeydi aslında burjuva karşıtı olmasına rağmen. Ancak çok kızardı kendisine “Paşazade” diye
“Bir hayat hikayeniz yoksa nasıl yaşıyorsunuz”
Özellikle hayat hikayeleri sadece sermaye ve başarı üzerine kurulu muhitlerde bazı marketlerin rafları boşaltıldı. İhtiyaçtan öte açlıktan ölme korkusu ile evin her yerine erzak istifledi bazıları. Ölümü ilk kez kendilerine bu kadar yakın hissetmeleri onları korkuttu. Mithat Cemal Kuntay “Üç İstanbul” romanında “Yığın; karnıyla düşünür.