Cemile Gürkan

Manet omnis una nox, yani hepimiz ölümlüyüz
Reklam
Gece gündüz yaşamımın geri dönmemecesine yok olup gittiği düşüncesi boğuyor beni. Geçmiş diye bir şey yok benim için. Aptalca, boş şeylerle harcanıp tüketildi çünkü
Dünyayı haydutların, yangınların değil de, nefretin, düşmanlığın, bütün bu küçük didişmelerin mahvettiğini anlamanız gerekir

Reader Follow Recommendations

See All
Ormanları düşüncesizce mahvediyorsunuz ve çok geçmeden yeryüzünde hiçbir şey kalmayacak. Tıpkı bunun gibi, insanları da düşüncesizce mahvediyorsunuz ve sayenizde çok geçmeden yeryüzünde ne sadakat, ne iffet, ne de özveri kalacak. Sizin olmayan bir kadına neden ilgisiz kalamıyorsunuz? Çünkü hepinizin içinde bir yıkma, yok etme şeytanı var. Ne ormanlara, ne kuşlara, ne kadınlara, ne de birbirinize acıyorsunuz…
Kendisine verilen şeyi çoğaltması için mantıkla, yaratımı güçle donatılmıştır insan, ama bugüne kadar hep yaratacağına yok etti.
Reklam
Görüş denilen şeylerin, kendi başlarına ölü harflerden başka bir şey olmadıklarını unutmamalıydın… Eylemde bulunmak gerekirdi…
Gazali diyor ki: “Cihan, o cünûn bizi çok aldattı. Fakat gözlerimizin önünden şekillerin, güzel tayfların geçtiğini gördük ve onları temaşa ederek hülyalara daldık.” Ve yine Gazali diyor ki: “Evet, ölüme mahkum olduğu için, her şey boştur. Bu cihanın kâşanesi kum üstüne yapılmıştır. Mazi ve istikbal, taraf taraf uçurumdur.”
Ah, insanlar niçin her şeyi anlamıyorlar? Beş dakika, on dakika, yarım saat kendilerini unutsalar, kendilerini karşılarındakinin yerine koysalar, tam onun gibi -fakat hiç eksiksiz ve tam- onun gibi duysalar, her şey ne kadar yerli yerinde olacak. Hayır! İlla ki zıddiyetler, öfkeler, yanlış anlaşmalar, kıskançlıklar, inatlar, şüpheler, hakim olmak arzuları…
Zaaf anlarında, insanın can sıkıcı bir vakıayı tahsis edemeyerek umumileştirmesi ve bir felaketi aynı seri içindeki bütün menfi ihtimallere teşmil ederek hepsini hakikat gibi görmesi…
Yaşamımız boyunca bizi köleleştiren isteklerimiz, umutlarımız, korkularımızdır.
Reklam
Aşkı tanıyınca insan olduğumu hissetmeye başlamıştım
Gözlerine kara gözlükler takıp sonra da güneşi göremediğini söylüyorsun
Yaşamdan daha sert olmalısın Firdevs. Yaşam çok sert. Gerçekten yaşayanlar yalnızca ondan daha sert olanlardır.
“Yurtseverlik” sözcüğünü her andıklarında, aslında Allah’tan korkmadıklarını, kafalarındaki yurtseverlik kavramının yoksulun, zenginin toprağını, onların kendi topraklarını savunmak için ölmesi gerektiği anlamına geldiğini hemen anlardım, çünkü yoksulun toprağı yoktu.
Gelecek istediğim renklerle boyamak üzere hala benimdi. Özgürce karar vermek, istersem değiştirmek üzere hala benim
390 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.