Osmanlı hakimiyetinin yerleşmesi ile uygulanan hukuk sistemi, güvenlik vaat eden sağlam merkezi idare, Balkan milletler mozaiğinin muhafazasında etkili olmuştur. İmtiyaz tanınan kiliseler, dini ve sosyal hayatı derinden etkileyecek bir tarzda ve eskisinden de daha rahat şartlar altında faaliyetlerini sürdürmüşlerdi. Ortodoks Hıristiyanlığı maddi ve manevi açıdan gelişmiş, Osmanlı resmi makamları bunları tanımış, kilise hiyerarşisini koruyup desteklemişti. Hatta kiliseler imtiyazlı bir statü de kazanmıştı. Bunların daha sonraları 19. yüzyılda Osmanlı idaresine karşı direnişi organize edebilecek bir konuma gelmeleri de aslında bu korunmalarının bir sonucudur. Balkan milletlerinin benliklerini korumalarında yeni fatihlere karşı yerli halkın iktisadi ve sosyal, kültürel bakımından üstün olmalarının etkili olduğu yolundaki görüşler, tarihi gerçeklere uygun düşmez. Bu görüşler Osmanlı hukuk, iktisat sisteminin ve uygulanış şekillerinin layıkıyla kavranamamış olmasından kaynaklanmıştır. Çünkü Osmanlı Devleti, İslam hukukuna dayalı olarak gayrimüslimlere bir "zimmet hukuku" bahşetmişti. Bu hukuk bozulmaz derecede karşılıklı olarak hakları belirli alanlarda sağlamaktaydı.