Muhakkiklerin beyânına göre şu beş şeye güven olmaz :
Şems-i şitâ - Kış güneşine
Sükûnet-i deryâ - Denizin durgunluğuna
İltifât-ı umerâ - Makâm sâhiplerinin iltifâtına
Nasîhat-ı a'dâ - Düşmanın tavsiyesine
Cilve-i dünyâ - Dünyânın teveccühüne yada
- Cilve-i nisa’ya (kadın cilvesine)
Şimdi boş kaldı serteser yuvalar;
Yuvalarda -yetîm-i bî-efgân! –
Son kalan mâi tüyleri kovalar
Karlar
Ki havada uçar uçar ağlar.
Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir
Berk-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter…
Dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir-
Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler!
Her şahsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek!
Cenap Şahabettin elhanı-ı şita
Ömr-i girân-mâye der in sarf şud,
Tâ çihorem sayf, çipûşem şitâ?
Şeyh Sadi Şirazi
( Kıymetli ömür, yazın ne yiyeyim, kışın ne giyeyim derken bitti.)
Bir eserdir mahz-ı âsâr-ı celâlinden şitâ
Bir varakdır nüsha-i vasf-ı cemâlinden bahâr
Kilisli Zihni Divanı'ndan
Sayfa:142
Girdim mekan -î ilme
Baktım müzakere odasına
Bomboş idi
Baykuşlar eksik idi (baykuş, tənhalığa işaret)
İçimden geçti şu nida
Ettim hemen ibtida
Heyhat,olsun size sed heyf! (Şimdiki yeni talebelere)
Memlû idi odamız,şita-û seyf!
Bir eşerdir mahz-ı âsâr-ı celâlinden şitâ
Bir varakdır nüsha-i vasf-ı cemâlinden bahâr