Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mustafa Kemal sivasta.
Nümune Çiftliği'nde Valiyi beklerken yanında karargah subaylarından başka, herhangi bir askeri güç yoktur. Ancak, geleceğini henüz duymuş olan Sivas halkı; çocuk, öğrenci, esnaf ve memuruyla geçeceği yolu doldurmuş, ülkeyi kurtarmak için direnişe geçen "Çanakkale Kahramanını" karşılamaya çıkmıştır. Karşılayanlar içinde, Arıburnu ya da Anafartalar'da onun komutası altında çarpışmış erler, onbaşılar, çavuşlar yedek ya da muvazzaf subaylar ve aileleri vardır. Mustafa Kemal'i karşılarında görünce coşkulu bir heyecana kapılarak gözyaşlarını tutamamışlar, bütün Sivaslıları da duygulandırmışlardır. Şevket Süreyya Aydemir, o günü, Tek Adam adlı yapıtında şöyle anlatır: "Mustafa Kemal'i karşılarında görende Sivaslılar; özgürlüğüne kavuşmuş tutsaklar, gençliğini duyumsayan tükenmişler ya da aniden iyileşen hastalar gibiydi. O gün, Sivas'ın havasını birden; ümit, şenlik ve halkın kendine gelişinin rüzgarı sardı. Halk sanki o gün orada, egemenliğine yeniden kavuştu. İstanbul, ilk kez o gün Sivas'ta yenildi. İstanbul Hükümetinin Nazır emri, ilk kez o gün orada yırtıldı." Mustafa Kemal'i yenilmez kılan, Sivaslılar'ın davranışında somutlaşan halk desteği ve bu desteğin yarattığı büyük manevi güçtü.
Sayfa 138Kitabı okudu
Mustafa Kemal'i tutuklamaya gelen ali galip ve akibeti hakkındadır.
Haklı olmanın ve ulusa dayanmanın verdiği güç, halkın desteğiyle birleşince, onu geri dönüşe zorlamak ya da tutuklamak, olanaksız hale gelmişti. Ayrıca, askeri güç olanaklarının yetersizliğine karşın, önlem almada, karşı önlem geliştirmede çok ustadır. Tokat'tan Erzurum'a gitmek için Sivas'a uğradığında (27 Haziran 1919) Ali Kemal'in yönergesinden henüz haberi yoktu. Ancak, önlemini almış ve geleceğini bildiren telgrafını, yola çıktıktan 6 saat sonra çektirmişti. Sivas Valisi Reşit Paşa telgrafı aldığında; O, Sivas'ın birkaç kilometre yakınındaki Nümune Çiftliği'ne gelmiş bulunuyordu. Padişah'ın Mustafa Kemal'i tutuklamak için özel yetkilerle Elazığ Valisi yaptığı Ali Galip Sivas'tadır ve valinin yanında alınması gereken "tutuklama önlemlerini'' konuşmaktadır. Reşit Paşa, telgrafı gösterir ve "işte geliyor, buyur tevkif et" der. Ali Galip "sapsarı kesilir" ve ne diyeceğim şaşırır. En doğru sözü gene Sivas Valisi söyler ve "madem ki tevkif edemiyoruz, öyleyse buyrun karşılamaya çıkalım"der.
Sayfa 138 - "Çankaya" F.R.Atay, Betaş A.Ş. İstanbul-1980, sf. 209Kitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal amasyadan sivasa giderken uğradığı tokatta halka sesleniyor
Amasya'dan 25/26 Haziran gecesi, "sabah karanlığında ve kimseye haber vermeden" Sivas'a hareket etti. 26 Haziran'da Tokat'a uğradı. Her yerde olduğu gibi önce telgrafhaneye el koydu ve diğer bölgelerle hiç ara vermediği telgraf iletişimini sürdürdü. Konya'da 2. Ordu Müfettişliğine, Erzurum 15. Kolordu Komutanlığı'na, vilayetlere ve bağımsız mutasarrıflıklara yazılar gönderdi. Erzurum Valiliğine gönderdiği telgrafla, "bölgedeki Hıristiyan unsurların Müslümanlara karşı siyaseten uyguladıkları her türlü zulüm ve yolsuzluğa ait olayların açık olarak bildirilmesini" istedi. Bir gün kaldığı Tokat'ta akşam kentin ileri gelenleriyle toplantı düzenledi. Toplantıda görüşlerini ve edindiği son bilgileri aktaran bir konuşma yaptı. Tokatlıları milli mücadeleye çağırarak; "Savaşmak için topumuz, tüfeğimiz olmayabilir. Bu durumda dişimiz ve tırnağımızla dövüşeceğiz" dedi.
Sayfa 136Kitabı okudu
İzmir'de yapılan Yunan kıyımları üzerine
"Sivas'tan şifre ile Harbiye Nazırı Cemal Paşa Hazretlerine" Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Merkeziyesi'nden, İzmir'den 26.10.35 tarihiyle alınan bir telgrafnamede Yunanlıların mezalimi gittikçe arttığı, Jandarma Kumandanı, müstantik ve daha bazı memurların eşraf ve kazadan kırk elli kişi tevkif olunarak işkence
Sayfa 330 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Mustafa Kemal,
Sivas Kongresi'ne gelirken, 1919 Ağustos'unda, manda ve mandacılar için şunları söylemişti: "Ahmaklar! Amerikan mandasına, İngiliz koruyuculuğuna bırakmakla ülke kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını sağlamak için bütün bir vatanı ve tarih boyunca devanı edip gelen Türk bağımsızlığını feda ediyorlar. Oh, ne ala. Mücadele yerine mandayı kabul edeceğiz ve rahata kavuşacağız!.. Bu ne gaflet, ne körlük ve budalalık.. Öyle bir manda istenecek ve verilecekmiş ki, bu manda egemenlik haklarımıza, dışarda temsil hakkımıza, kültür bağımsızlığımıza, vatan bütünlüğümüze dokunmayacakmış .. Buna, böylesine, Amerikalılar değil çocuklar bile güler. Amerikalılar, kendilerine çıkar sağlamayan böyle bir mandayı neden kabul etsinler. Amerikalılar, bizim kara gözümüze mi aşıklar? Bu ne hayal ve aymazlıktır.''
Sayfa 126 - "Meriyetteki Osmanlı Mevzuatı" K. Oğuzalıcı, 1953; ak. S. Yerasimos, "Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye" 2.C., Belge Y., 7.B., sf. 125Kitabı okudu
Mustafa Kemal'in sivas kong. sırasında 8 eylülde mandacılara dedikleridir
"İstanbul'dakiler ve buradakiler (mandacılar y.n.) umutsuz ve hasta insanlardır. Yabancı işgalin baskısı altında, cesaret ve umutlarını yitirmiş olmanın verdiği üzüntüyle ve marazi bir ruh hali içinde hareket ediyorlar. Bunun başka bir açıklaması yoktur. Bir milletin istiklal hakkını aramasından ve bu yolda gerekiyorsa son damla kanını akıtmasından daha doğal ne olabilir? Şerefsiz ve istiklalsiz, esir bir milletin çocukları olarak yaşamak yerine, efendice ve kahramanca ölmek elbette bize yakışan seçimdir. Bunu anlamamak ne garip mantıktır."
Sayfa 125Kitabı okudu
Reklam
Balıkesir, Karesi-Saruhan Bölgesi Harekat-ı Milliye ve Redd-i İlhak Cemiyeti Kongre Başkanı Hacı Muhiddin bile, Sivas Kongresi'ne delege yollama daveti üzerine, "Bunların ne kuvveti var ki kongre topluyorlar. Medeniyet alemini şantaj ve blöfle ne kadar aldatabiliriz?" diyordu.
Sayfa 115 - "Milli Kurtuluş Tarihi" D. Avcıoğlu, I.C., İstanbul Mat., 1974, sf. 18Kitabı okudu
İstanbul hükümeti, padişah ve halife olan zat, kendisine uyan birtakım insanlara, Sivas'ı basmak ve orada toplananları asmak için emir vermişti. Biz bir taraftan Kongre görüşmelerini başarmaya çalışırken diğer bir taraftan da hakikaten şurada burada kuzeyde ve güneyde toplanan menfi kuvvetlerin ve üzerimize gelmekte olan hücumların geri itilmesi ve reddi için tedbirler almak mecburiyetinde bulunduk.
Sayfa 170 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
işgal istanbulunda gerçkleşen olaylar hakkındadır.
Atina Bankası, Fener Rum Patrikhanesi aracılığıyla, Türk mülkü satın alacaklara, faizsiz borç para vermektedir. Türkçülük ve Türkçüler politikaya hiç karışmasalar bile, işgalciler için, baskı altında tutulması gereken gizil suçlulardır. Tutuklanmış olan Ziya Gökalp'in asılacağından söz edilmektedir. Bağazlayan Kaymakamı Kemal Bey, işgalcilerin isteği üzerine, "Ermeni olaylarında suç işlediği" gerekçesiyle 8 Nisan 1919'da yargılanmış, 10 Nisan' da asılmıştır. Jandarma Komutanı Binbaşı Tevfik Bey aynı "suçtan!", 15 yıl hapse mahkum edilmiştir. Eski Sivas Valisi Dr.Reşit Bey, yakalanmamak için, sıkıştırıldığı Beşiktaş Bayırı'nda intihar etmiştir. Cebinden çıkan ailesine yazdığı mektup, hem duygulu bir veda, hem de o günün İstanbulunu anlatan bir belgedir. Mektupta şunlar yazılıdır: "Muhafız Komutanı ve Polis Müdürü, bütün şiddet ve kuvvetleriyle beni arıyorlar. Ermeni tazıları da bunlara katılmış. Gayretsiz ve hissiz dostlarını, utanmadan teslim olmamı tavsiye ediyorlar... Sonucu karanlık görüyorum. Yakalanıp hükümetin oyuncağı, düşmanlarımın eğlencesi olmamak için, son anda intihar etme fikrindeyim. Silahımı yanımdan ayırmıyorum ve mermiyi namluda tutuyorum. Yaşamın bence artık değeri kalmadı. Milletime son vazifemi yapıp, hayatımın kalanını sizinle birlikte geçirmek isterdim. Ancak, ne çare ki her istenilen olmuyor. Sizi milletim için ihmal ettim. İstikbalinizi düşünemedim. Herkes beni, Ermeni malıyla zenginleşmiş biliyor ve öyle suçluyor. Oysa, sizi geçimden aciz bırakıyorum. Bu da, kaderin acı bir cilvesi..."
Uyusun da büyüsün canlar nenni Meydanı boş bulduk.ta kırk harami Bir yandan bir yana Savrula kavrula Yanyana Yana yana Kanlı Sıvas ilinde Madımak Otelinde
Sayfa 128Kitabı okudu
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.