Kabil'in kışına bayılıyordum. Geceleri pencereme pıtır pıtır vuran kar tanelerine, yeni yağmış karın siyah, kauçuk botlarımın altında ezilirken çıkardığı çıtırtıya, rüzgâr bahçelerde, sokaklarda uğuldarken demir sobadan yayılan sıcaklığa bayılıyordum. Ama en çok da, ağaçlar donup yollar buz tutunca, Baba'yla aramdaki buzların azıcık da olsa erimesine. Bunu sağlayansa uçurtmalardı. Baba'yla aynı evde yaşıyorduk, ama farklı dünyalarda. Uçurtmalar bu iki dünya arasındaki, kâğıt inceliğindeki kesişme noktasıydı.
Kâbil'in kışına bayılıyordum. Geceleri pencereme pıtır pıtır vuran kar tanelerine, yeni yağmış karın siyah, kauçuk botlarımın altında ezilirken çıkardığı çıtırtıya, rüzgâr bahçelerde, sokaklarda uğuldarken demir sobadan yayılan sıcaklığa bayılıyordum.
Reklam
(20). Milis Kuvvetleri Komutanlarından Mehmet Sungur'un anlattıkları: Müfrezemizle birlikte Selim'e girdik. Selim'de başlayan ilk harekâttan sonra, esas Halid Bey'in komutasında Ermenilerle savaş, Zellice'de şiddetlenmişti. Karşımızda Ermeni askeri kaynıyordu. Halid Bey, askerlerin önünde savaşıyordu. Ne hikmetse karşı tarafın yağmur gibi yağan kurşunlarından hiç biri Halid Bey'e isabet etmiyordu. Bunlara gözlerimle şahit oldum. Demek ki Allah bizimle beraber. Bunu başka türlü izah edemezsiniz. Bir ara Halid Bey'in, içi kar suyu dolu yırtık postallarından vıcık vıcık suların fışkırdığını gördüm. Koskoca Tümen Komutanının ayakkabıları işte bunlardı. Hemen yanına sokulup: “Komutanım. Köy yakın, yeni bir pabuç getirelim" deyince ağzımızın payını hemen verdi. "Ulan, askerim de böyle giyiyor. Onun meşakkatini ben de çekmeliyim. Siz işinize bakın." Sonra da başından çıkardığı siyah kalpağını, sol koltuğunun altına sıkıştırarak Ermenilere doğru bağırıyordu: "Ulan Mazmanof, seni çadırından donsuz kovalamazsam, bana da Deli Halid demesinler!"
Sayfa 456 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
BİR KARTAL HİKAYESİ
Rivayete göre; dört tavuk, kartal yuvasına gidip bir yu murta çaldılar. Yumurtayı kümese getirdiklerinde, kümes te bulunan diğer tavuklar gördükleri bu yumurtanın çok büyük bir tavuğa ait olduğunu düşündüler. Zaman geçti, yumurtayı getirenler de unuttu, onlar da bu yumurtanın büyük bir tavuğa ait olduğuna inandılar. Bir anne bulundu yetim
Sayfa 15 - KashnaKitabı okudu
Birer birer dert yanıyor Gaziler: - Biz ne kazandık bu harpte? - Bir çift pabuç kâr etti Kesilen ayaklarım, Ama siyah gözlük lâzım Görmeyen gözlerime.
Sayfa 442 - Sosyal Yayınları - 6. BasımKitabı okudu
Ey bir halkı dizlerinin üstünde görmekten gönenen sahte eşitlik! Ey korkuyu sevgi sanan aşağılık duygusu. Siyah ve beyaz dışında renk tanımayan alacakaranlık. İki yanında iki süngüyle şımarık cesaret. Konuşmak yerine bağıran özgürlük. Ey gülerken ısıran iyilik, aşağılayan özveri, cezasız suç. Ey dağları düzlükle ölçmeye kalkan sığlık. Çokluğuna güvenen yanlışlık. Bir suçu, daha büyük bir suçla hafifleten tükeniş. Kendinden korkan öfke. Kan ter uykulara yastık olan taş. Ey başkasının bahçesindeki gergedan. Bir halkın türküsünü odalarda boğacağını sanan sağırlık. Ey dağları evlerin üstüne yıkan cinnet. Ey narcissus. Kan ve gözyaşı. Yalnız gövdesiyle var olan sevgisizlik. Kendi ışığıyla yanan pervane. En yüce değeri zulüm olan ahlak! Ordularıyla soluk alan haksızlık. Ey kardeşliğin süreğen kışı. Bir halkın onuruna yağan kar.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.