Daha sonraları, Arap ve Acem unsurlarına Türk, Berber vesaire gibi muhtelif unsurlar da karıştı. Bunlar İslâm’ın düzeltmek, birleştirmek ve temsildeki şiddetine rağmen, milli his ve ihtiraslarını kısmen muhafaza eylemiş olduklarından, İslâm’daki fikir ve siyâset birliği daha ziyade bozuldu. Şarkta da, tıpkı garpte olduğu gibi tavaif-i mülûk hâsıl oldu. Hilafet, manevi riyaseti bir dereceye kadar muhafaza etmekle beraber, pek geniş Darü'l-İslâm, her tarafta türeyen küçük küçük ve geçici emirlikler, saltanatlar, şahlıklar, padişahlıklar ile parça parça oldu. Bizzat hilafet de ikileşti, hatta üçleşti. Resmi ve dini lisan da birliğini kaybetti. Acemce, Arapça kadar hak iddiasına kalkıştı.