Pınar Gültekin ve Niceleri !!!
Merhaba kız kardeşim,
Sana karşı suçluyum.
Belki katilinden bile daha çok...
Sustuğum için suçluyum.
Sesimi çıkarmak istediğimde beni susturmalarına izin verdiğim için suçluyum. Değil ki bu ülkenin belki de dünyanın en anlayışlı anne babasına sahip olamama karşın mahalledeki benden yaşça büyük çocukların beni zorla ellemelerini anneme
Ahali nasılsa, yönetimi de o şekilde olur. Demek ki layığımız, müstahakımız buymuş. Üç tane gerzeğin "inşallah, maşallah, hayırlısı" dediğine bakmayın, ayet var; "Bir kavim kendini düzeltmedikçe Allah onları doğru yola iletmez."
Şaklabanlığa, maskaralığa, soytarılığa devam! Uyandığımızda imtihan çok çetin olacaktır. Anlayabilene...
Haklarında verilen idam hükmünün uygulanması sırasında yanlarında bulunan görevli imamın “Hiç evliya gördün mü ?” Diye soranlara, “evet Halil ile Selçuk’u gördüm” dediğini biliyor muydunuz?
Sizin aileleriniz okuluna bak, dershanene git dediğinde biz ocakların küflü mutfaklarında çay içerken ağabeylerimizi konuşurduk. Biz gençliğimizi ocağı dergah bilip ağabeylerimiz yusufiyelileri okuyarak geçirdik. Sizler iş sahibi olduktan sonra bir siyasetçinin Selçuk abinin mektubunu okuyunca bildiniz. Ama biz unutmadık Yusuf Ziya Arpacığı, Haşim Akteni, Selçuk Duracığı, yurt odasında ciğerleri bisiklet pompası ile patlatılıp 6. Kattan aşağıya atılan defnedildiğinde dahi kefeni kanlı olan Ertuğrul Dursun Önkuzuyu, Abdullah Çatlıyı, Filistin Askısında işkence gören Haluk Kırcı’yı, “Muhammedin Piçleri Giremez” yazısını üniversite duvarından indirmeye çalışırken şehit olan Ağabeylerimizi, ben adamı kahpece uzaktan değil bir metre yakınından alnının çatından vururum diyen Gül Yüzlü Yazıcıoğlunu, mamakta Seyyid Ahmed Arvasinin Eklem ağrıları şiddetlensin diye ayakta asılı tuttuklarında, “Hocamın yükünü bana Yükleyin ona iskemle verin” diyen Türkeşi, imanlarını sarsmak için hapishane televizyonunda porno oynatan darbecilere karşı sarsılmaz iman ile duran abilerimizi, zinci dede adı verilen işkence merkezinde “seni erkeklikten mahrum bıraktık ama zevkten değil” deyip tenasul uzvuna jopla işkence yapılan Yılma Durak ağabeyimizi unutmadık. Bizim hilal bıyığımız onları hatırlatır, gardaş deyişimiz mamağın soğuk ranzalarını ısıtır...
Bir siyaset insanı: ''SADECE'' Bir siyasetçi ve ya görüşüne sahip siyasetçi öldüğün de üzüntü dile getirip bir yazar, sanatçı ve benzeri tüm özel değerleri es geçiyorsa. Asla ve asla samimiyetine inanmam. Evet, bana ne bundan bize dediğini duyar gibiyim ama yanlış soru.. Doğru soru: siyasete değil bilime, sanata, sanatçıya değer vermeyen siyaset ne kadar doğru ? Siyaset toplumun refâh düzeyini sağlamaktan ötesi değildir, oluyorsa o da siyasetin bir değeridir. Hepsi bu!