Bilimsel sosyoloji de bu tezin tek istisnası AKP dir.
Yasal-ussal (akılcı) temellere dayanan çağımızın modern devletlerinde de kendi koyduğu kanun ve kurallara uymakta özensizlik gösteren, yasadışılığa meydan veren uygulamalar sergiliyen bir hükümetin ve/ya da yönetici konumuna liyakatiyle değil de bir dizi politikacılık oyunlarıyla geldiği düşünülen ve ehliyetsiz olduğu kanaatini uyandıran bir hükümet üyesinin de iktidarı vardır, ama otoritesi yoktur.
Marx Weber'e göre, Osmanlı Devleti de geleneksel otorite tipinin hüküm sürdüğü partrimonyal bir yönetim tarzıyla yönetilmiştir.
Reklam
Marx Weber bize karizmanın "geleneğe bağlanmış dönemlerin büyük bir devrimci gücü" olduğunu bildiriyor.
Karizmatik liderin özellikleri.
Yönetici, toplum tarafından (ya da en azından, toplumun önemli bir bölümü tarafından) karizma sahibi olarak teşhis edildiği, öyle algılandığı ve öyle görüldüğü için ancak karizmatik lider olarak sıfatlandırılıyor.
Hukuk devleti ile demokrasinin meydana getirdiği bu ikili, gerçekte birbirine bağlı, birbirine muhtaç, her biri diğeri için olmazsa olmaz bir bütün teşkil etmektedir.
Üretim odağı yurttaşlar topluluğu olan ir yasallık mevcut ise ancak siyasal sistem meşru olarak değerlendirilebilmektedir Habermas'a göre.
Reklam
Habermas, yasallığın meşru bir yasallık olabilmesi için hukukun koyduğu normların kamusal alanda oluşmasının ve demokratik kurumlar vasıtasıyla tesis edilmiş olmasının zorunlu olduğunu düşünüyordu.
Habermas, modem hukuk devletinde hukuk normları artık gelenekleri, örfü ya da töreleri referans alarak üre­tilmediklerine göre, bunların gerckçelendirilmesmin ve kabulü­nün mutlaka demokratik bir müzakere ve tartışmayla mümkün olacağı görüşünde. Ona göre, hukuk sistemi kendini vatandaşla­rın üstünde konumlandıran bir yaklaşımla “ben bilirime!" ve pe­derşahi bir biçimde kurulduğu takdirde geliştirdiği normların meşruluğu her zaman sorgulanabilecek, tartışmaya açık olacak ve toplumda "meşruluk krizi"nin meydana gelmesine yol açacaktır. Böyle bir durumda, var olması gereken demokratik cumhuriyetten değil, "yargıçlar cumhuriyeti"nden söz etmenin daha uygun olacağını söylüyordu.
Amerika'nin Yüksek mahkemesine bağlılık derecesi.
Başkan Lincoln, Amerikan anayasasının “Tanrı’nın Amerikan halkına lutfunun bir işareti olduğunu” söylüyordu ve toplumda oluşan samimi kanaat oydu ki, bu anayasa Amerikan halkının “seçilmiş bir halk" olduğunun da bir göstergesini teşkil ediyordu. Amerikan anayasası toplumun anlam dünyasına boyut kazandıran, varoluşlarını anlamlandıran ve bu
Hukuk devleti ve meşruluk.
Devlete hukuk devleti olma niteliğini kazandıran hukukun üstünlüğü ilkesi uyarınca, deyim yerinde ise, yönetimi yöneten ya da hükümete hükmeden hukukun ta kendisidir. Bu anlayış uyarınca, hukuk, devleti yönetenleri, bürokrasiyi, yargıçları ve tabii, sade vatandaşı da bağlayan temel oydaşma kaynağı ve meşruluğun teminatı olmaktadır.
273 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.