"Bir gün, 'Bizler Asena adlı bir dişi kurt ile bir Türk'ten üreyen Türkleriz; o nedenle son Türk devletini korumak bize düşer' diyen kimseler ortaya çıktı. Bu iddiaya dayanan dernekler, partiler kurdular; çocukları, gençleri örgütlediler ve baskı altına aldılar, hatta silahlandırdılar. 'Ya bizden olacaksın ya canından' dediler. Yıllarca sayısız can yaktılar, canlar aldılar. Bunların acısını unutmak kolay mı?.. Normal olarak bir siyasi parti, sosyal ve ekonomik açıdan topluma ferahlık getirmek amacıyla kurulur, çalışmaları ve görüş ayrılıklarını buna dayandırır. Ama 'Biz Asena adlı kurttan üredik, Orta Asya'dan buralara geldik, bu ülkede egemenlik bizim hakkımızdır' iddiasıyla, üstelik de kaba kuvvetle siyaset yapmaya kalkışanlar, ne demokratik anlamda 'parti' sayılabilir ne de milli birliği güçlendirebilirler. Hele bir de buna din istismarını katarlarsa, milli birliği, toplum huzurunu, laikliği ve demokrasiyi büsbütün zedelerler. Üstelik kaba kuvveti yalnız siyasal örgütlenme için değil maddi çıkar için kullananlara da kucak açtılar. Mafyalarla, çetelerle kaynaştılar. Bazı çevreler 'MHP artık değişti' diyor ama bizzat lideri, 'hayır biz değişmedik' diyor. Kime inanalım?"”