İslâm toplumunun önemli etnik unsurlarından olan Türkler ve Kürtler yaklaşık bin yıl Anadolu coğrafyasında kardeşçe yaşamışlardır. Bu kardeşliği çatışmaya çevirecek boyutta ciddi hiçbir olay meydana gelmemiştir. Meydana gelen bazı ufak çaplı olaylar ise o dönemlerde gayet dinamik olan İslâm kardeşliği kalkanına çarparak büyümeden bertaraf edilmiştir. Bu birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularının en önemli nedeni müminler arasındaki kardeşlik ruhu ile husumeti ve ırkçılığı yasaklayan İslâm hükümleriydi. Bunlar birçok Kur'an ayeti ile açıkça ifade edilmiş ve İslâm'ın hâkim olduğu bu topraklarda, sosyal hayatın olmazsa olmaz şiarları ve tatbik edilen uygulamalarıydı. Bu sebeple bugün Kürt Meselesi'nin etnik bir sorun olarak Os- manlı Dönemi'nde başladığını iddia edenler tamamen bir yanılgı, sapma ve yönlendirme içerisindedirler. Kürtler İslâm tarihi boyunca, kendilerinde var olan sağlam İslâm akidesi ve onun hayat anlayışı sayesinde devletlerine sıkı sıkıya bağlı kalmışlardır. Ona isyan etmek şöyle dursun, İslâm'ı yüceltmek ve risaletini âleme taşımak adına cepheden cepheye koşmuşlar, büyük kahramanlıklar göstermişlerdir. Hilâfet'in yıkılması ve cumhuriyetin kurulması ile doğu bölgesinde başlayan ayaklanmalar ise Kürt milliyetçiliğine binaen yapılmış ayaklanmalar değil, bilakis Hilafeť'in yıkılmasına, şeriatın ayaklar altına alınmasına karşı başlayan siyasi ve İslami ayaklanmalar, kiyamlardı.