Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mao'nun yönetimi devrimin ikilemini yansıtıyordu. Devrimciler ne kadar kapsamlı devrim yapmaya çalışırlarsa, o kadar çok dirençle karşılaşırlar. Bu, ille de ideolojik ve siyasi muhalefetten kaynaklanmaz, alışık olunan şeylerin ataletinden de kaynaklanır.
175 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
Tarih kitaplarını sevdiğim için, ülkemizin kuruluşunda büyük mücadelelerin olduğu kurtuluş Savaşı kitaplarını okumayı da seviyorum. Daha önce okuduğum kitaplarda da okuyup incelediğim Çerkez ethem açısından da kurtuluş Savaşı’na biraz bakmak istedim. Çerkez Ethem isyancı olarak görünüyor ama kurtuluş Savaşı’ndaki mücadelelere çok katkısı olmuştur. Daha sonra ilerleyen dönemlerdebaşarıların artması sonucunda, bazı kesimler ve siyasi olarak isyancı olarak ilan edilip itibarsızlaştırılmış görünüyor. Cumhuriyetin kurtuluş dönemini seven arkadaşlar okumasını tavsiye ederim ilgisi olanlar tarafından.
Anılarım
AnılarımÇerkes Ethem · Berfin Yayınları · 200545 okunma
Reklam
Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum.
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Sayfa 599 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Araştırmayı kolaylaştırmak için tarih, siyasî, kültürel, sosyal, dinî, iktisadî gibi bölümlere ayrıldı ve tarihi coğrafya ve beşerî hicretler gibi diğer araştırmalarla çevrelendi. Ancak bu gibi ayrımların her hangi bir temeli yoktur, aksine tehlikesi vardır. Çünkü, siyasi, sosyal, İktisadî, kültürel olaylar girift ve birbiriyle etkileşim halinde olan olgulardır.
Sayfa 30
Türk'ün Yanlışları!
Türk'ün Yanlışları! Türk Budunu ve Ulusu'nun içine düşürüldüğü en büyük yanlışları; 1. Okumama 2. Okuduğunu sorgulamama 3. Kalıplaşmış ve at gözlüğü ile güdülen Siyasi Görüş 4. Duygusallığa bağlı KORKU Bunları aşmadan iki yakamız biraraya gelmez. Akan ŞAHİN 24.04.2023
248 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Osmanlı ve Cumhuriyet tarihinde yaşanan hainlik söylemlerini değerlendiren eser.
Eser; 1800 yılından, 2014 yılına kadar geçekleşmiş, önemli olaylara dahil olmuş kişilere yapılan hainlik söylemleri hakkında incelemeler içermektedir. Öncelikle işlediği konular ve kronoloji sıralamasından dolayı, çok iyi bir eser diyebiliriz. Dili,
Abdülhamid Gerçeği
Abdülhamid Gerçeği
eserinde olduğu gibi, fazla akıcı olmayan bir anlatıma sahip olmamakla birlikte, Hain`nâme eseri yalın, akıcı ve anlaşılırdır. Yazar eserde, biraz fazla iyimser ve pozitif bakış açısı ile değerlendirse de, bahse konu dönemlerdeki anlatılan olayları yaşayanların hisleri ve tepkileri, herkesçe malum olduğu üzere bu kadar yumuşak olmayabilir. Ancak eserine konu ettiği olayların çoğunda kendisine katılmakla birlikte , bunların çoğunluğu gündelik ve siyasi basit meseleler olduğunu belirtmeliyiz. Ancak, büyük meselelerdeki yorumlarına pek katıldığımız söylenemez. Çünkü bir insanın hain olabilmesi için, daha ne yapması gerekir sorusunu çokça sordurtmuştur. Her durumda her şey alttan alınmaz. Özellikle de mevzu, işgalde olan bir ülke ve bağımsızlıkları için can vermeye hazır insanlarımızın kaderini birinci dereceden ilgilendiren meselelerde !
Hain'nâme
Hain'nâmeOrhan Koloğlu · Tarihçi Kitabevi · 20146 okunma
Reklam
Tuğrul Bey'den sonra Selçukluların başına geçen Sultan Alp Arslan (455-465/1063-1072) döneminde de Şiilerle olan mücadele aynı şekilde devam etti. Abbasiler Selçuklularla kurdukları iyi ilişkiler sayesinde güç elde ederken, aynı dönemde -daha önce geçtiği üzere- Fâtımiler ise askeri taifeler arasındaki çatışmalardan dolayı siyasi olarak fiili bir bölünmüşlüğün içine girmişti. Nitekim Aşağı Mısır'ı kontrolü altına alan Nâsıruddevle Hasan b. Hamdân et-Tağlibi 462/1070'de Selçuklu Sultanı Alp Arslan'a elçi gönderip Mısır'ı ele geçirmeye davet etmişti. Teklife olumlu yaklaşan Alp Arslan Bizans'ın doğuya yönelik seferinden dolayı rotayı Malazgirt'e çevirmek zorunda kalmıştı.
Sayfa 325 - ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI ANKARA, 2018 İNCELEYİCİLER, PROF. DR. CASİM AVCI PROF. DR. RAMAZAN ŞEŞENKitabı okuyor
Mobbing Bank Diyor ki;
Türk Fırtınası Nereden bilebilirdim yaşamımın bir fırtına estirmeye ait bir görev olduğunu! Dokuz yaşında aldım ilk yaramı on iki Eylül sabahında! O yara büyüttü beni!
Vezirler Dönemi Başlıyor
Bedrü'l-Cemâlî'nin Kahire'ye gelişiyle birlikte, çoğu tarihçiye göre, Fatımîler siyasî tarihinde "güçlü halifeler/imamlar dönemi" kapanmış ve "güçlü vezirler dönemi" başalamıştır. Dönemin isminden de anlaşılacağı üzere bu süreç kısaca gitgide otoritesi zayıflayan halifenin dinî vecibe ve onay dışındaki yetkilerinin artık tamamıyla vezirlerin eline geçmesidir.
Sayfa 317 - ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI ANKARA, 2018 İNCELEYİCİLER, PROF. DR. CASİM AVCI PROF. DR. RAMAZAN ŞEŞENKitabı okuyor
80 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Aşçılıktan askerliğe...
Mehmet Akif Ersoy Avrupa gezisinden dönünce soruyorlar; "nasıldı" diye... Diyor ki, "İşleri dinimiz gibi, dinleri işimiz gibi!" * Napolyon'u belirli sıfatlarla anlatabiliriz sanırım. Tutkulu: Napolyon, aşçılıkla başladığı kariyerinde bile tutkulu bir şekilde ilerledi. İşine olan aşkı, sonradan siyasi alanda da başarılı olmasını sağladı. Etkileyici: Napolyon'un liderlik yetenekleri etkileyiciydi. Askeri dehayı kullanarak hızla yükseldi ve Fransa'nın lideri oldu. Stratejik: Napolyon, askeri stratejisiyle savaş alanlarında zafer kazandı. Bu stratejik zekası, onu siyasi arenada da güçlü kıldı. Lider: Napolyon'un liderlik vasıfları eşsizdi. Halkı peşinden sürükleyerek devrimci bir lider haline geldi ve Fransa'nın kaderini değiştirdi. İnançlı: Napolyon, hedeflerine olan inancıyla tanınıyordu. Her zorlukla karşılaştığında pes etmedi ve nihayetinde Avrupa'nın en güçlü liderlerinden biri oldu. Mücadeleci: Napolyon, her zaman mücadele etti. Hem kişisel hayatında hem de siyasi arenada karşılaştığı engelleri aşmak için kararlılıkla mücadele etti. Başarılı: Sonuç olarak, Napolyon'un hikayesi, aşçılıktan askerliğe uzanan bir başarı öyküsüdür. Tutkusu, stratejisi ve liderlik yetenekleri sayesinde siyasi alanda büyük başarılar elde etti ve tarihin akışını değiştirdi. Kitapta bahsi geçen diğer bir karakter ise Piyanist Suhlin. Suhlin, genç yaşta müziğe olan tutkusunu keşfederek piyano çalmaya başladı. Yeteneği ve disipliniyle kısa sürede dikkat çekti ve uluslararası alanda tanınan bir sanatçı haline geldi.
Napolyon
NapolyonWilhelm Adolf Carl Sternheim · Cem Yayınevi · 202045 okunma
Reklam
Türk, cidden hür, cidden bağımsız olmak isterse, iktisaden hürriyet ve bağımsızlık sahibi olmaya mecburdur.
1902 Paris Kongresinin başarısızlığı, Osmanlıcılığın yalnızca uygulanacak siyasi bir proje olarak değil aynı zamanda ilham alınacak bir fikir olarak da Jön Türk hareketinin gündeminden çıkması anlamına geliyordu.
Sayfa 186Kitabı okudu
İktisadî esaret Türk'ü, Türk milliyetçiliğine sevk etti.
Türk halkı, bilhassa aydın Türkler milli tehlikenin iktisadi yönünün, daha doğrusu iktisadi kökeninin de farkındaydı. İktisadi buhran onu milliyetçiliğe sevk ediyordu. Harbi Umumi esnasında Türk'ü iktisaden yükseltmek, orta halli bir zengin sınıfı (bir burjuvazi) oluşturmak, bunun için memlekette devletin veya Türklerin elinde büyük sanayi vücuda getirmek, üstünlük sağlamış ve rakip olan kavimlere karşı belli ve ciddi bir siyaset takip etmek bu gayeyle izah edilebilir.
Tarih sadece bilişsel bir ilgi alanı değil, aynı zamanda pratik değeri de olan bir alandır, çünkü çağdaş dünyayı anlamamızı zenginleştirebilir. Bugünün dünyası önceki uygarlıklardan doğmuştur; geçmiş, bugünü daha derinden deneyimlememize yardımcı olur. Ancak tarihin belki de en önemli pratik önemi, bize daha esnek ve geniş düşünmeyi öğretmesidir. Tarih, farklı kültürlerin farklı koşullar altında yaşayan toplumlar tarafından yaratıldığını ve tıpkı bizim kültürümüz gibi onların da erdemleri ve eksiklikleri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Dahası, kültürel farklılıklar toplumsal ilerlemeyi teşvik etmiştir. Tarih bize, kendimizinkine benzemeyen yaşam biçimleri ve fikirler hakkında dar ve partizan yargılardan kaçınmayı öğretir -~ve bugün tam da ihtiyacımız olan şey budur. Başkalarının değerlerini anlama becerisi şu anda siyasi düşüncede önemli bir pozitif güçtür.
Sayfa 11 - Önsöz
Türk ordusu geçen harp zaferini nasıl parlak kazandıysa, Türk halkının Müdafaai Hukuk Cemiyeti -ki başında aynı dâhi kumandanı taşıyor- bu siyaset zaferini de öyle parlak kazanacaktır!..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.