Hz. Ebubekir'i anlatan çok ama onun gibi sıdk/doğruluk ve sadakat abidesi olan az, Hz. Ömer'i anlatan çok ama onun gibi adaleti ortaya koyan az, Hz. Osman'ı anlatan çok ama onun gibi hayâyı, edebi ve iffeti ortaya koyan az, Hz. Ali'yi anlatan çok ama onun gibi ilmi, cesareti, hakkaniyeti ve istikameti ortaya koyan az, Hz.Hatice'yi anlatan çok ama onun gibi fedakarlığı ve vefayı ortaya koyan az, Hz. Aişe'yi anlatan çok ama onun gibi İlim ve vakarı ortaya koyan az, rivayeti aktaran çok ama riayeti ortaya koyan az... Bu da söz israfına sebep oluyor, konuşup da yapmayınca bereket olmuyor, böyle olduğu için de çağın Ebû Cehillerinin ve Ebû Leheblerinin karşısı boş kalıyor, onlar da istedikleri gibi bu dünyayı yönlendiriyor...
Sayfa 153Kitabı okudu
“İkra” emri ..
Cebrâil (a.s), Peygamberimiz mağarada iken, göründü. Ve “İkra’ (oku…)” diyerek Allah’ın (c.c.) emriyle ilk vahyi getirmiş oldu. Kâinatın Efendisi okuma bilmiyordu, ümmî yaşamıştı. “Mâ ene bi-kâriin (ben okumayı beceremiyorum)” dedi. Cenâb-ı Hakkın hikmeti icâbı, Peygamber Efendimiz o ana kadar hiç ilmi tedrîsât görmemişti. Zirâ Rabbimiz onun tâlim ve terbiyesini bizzat kendisi üzerine almıştı. Cebrâil (a.s.) üç kere aynı emri tekrarladı ve aynı cevabı aldıktan sonra, Peygamber Efendimiz’in mübârek göğsünü, üç defa sıktı ve Allah’ın ismiyle okumasını istedi. Böylece, Cibrîl tarafından kendisine, mânevî bir ameliyât tatbik edilmiş oldu. Aslında Kur’ân-ı Kerim’in bir nüshası Levh-i Mahfuzda, bir nüshası da Fahr-i Kâinat’ın kalbinde yazılı idi. Cibrîl tarafından tatbik edilen bu âmeliyat ile, Fahr-i Kâinat’ın kalbi üzerinden perde kaldırılmış ve birden okur oluvermişti. Böylece, pek büyük bir mu’cize zuhûr etmişti.
Reklam
İnsan Süfyan-i Sevri'nin şu sözlerine aldanmamalıdır:
"Biz ilmi Allah'tan başka amaçlar için öğrendik ama ilim Allah'tan başkası için olmaya yanaşmadı. Fıkıh âlimleri Allah rızası için değil, başka gayelerle ilim öğrenirler ama sonunda Allah'a dönerler." Sen fıkıh âlimlerinin âhir ömürlerini gözden geçir, hepsinin dünya peşinde koşarken, dünyaya dört elle sarılmış bir halde öldüklerini, sadece azınlıkta sayılabilecek bir bölümün dünyadan yüz çevirdiklerini, zahitlik yolunu yeğlediklerini görürsün. Haber gözle görmek gibi değildir. Süfyan'ın işaret ettiği ilim hadis ve tefsir ilimleriyle Peygamber ve sahabeleriyle hayatlarını tanıtan siyer ilimleridir. Çünkü bu ilim dalları korkutma ve çekindirme gibi unsurları içerir ve bu da Allah'tan korkma duygularını depreştirir. O anda olmasa bile gelecekte muhakkak böyle bir hissin meydana gelmesine sebebiyet verir. Halbuki kelam ilmi ile sırf muâmele fetvaları ve insanlar arasındaki anlaşmazlıkları çözmeye yönelik fıkıh ilmi ilgililerini dünyadan soğutmaz, tam tersine son nefeslerine kadar dünyaya ilgilerini artırır, isteklerini kabartır. Temenni edilir ki şu kitapta yazdıklarımızı birisi dünyevî amaçlarla okusa bile bu gaye ile okumasına ruhsat verilir. Çünkü bu kişinin okudukları sayesinde âhir ömründe dönüş yapması, âhirete yönelmesi umulur. Zira bu eser Allah ile korkutmak, âhirete özendirmek ve dünyadan çekindiren bilgilerle doludur. Bunlar ise hadis ve Kur'an'ın tefsirini konu alan eserlerde yer alır, yoksa kelam, hilafiyat ve mezhep kitaplarında yer almaz.
Hz. Ebû Bekir'i anlatan çok ama onun gibi sıdk/doğruluk ve sadakat abidesi olan az, Hz. Ömer'i anlatan çok ama onun gibi adaleti ortaya koyan az, Hz. Osman'ı anlatan çok ama onun gibi hayâyı, edebi ve iffeti ortaya koyan az, Hz. Ali'yi anlatan çok ama onun gibi ilmi, cesareti, hakkaniyeti ve istikameti ortaya koyan az, Hz. Hatice'yi anlatan çok ama onun gibi fedakârlığı ve vefayı ortaya koyan az, Hz. Aişe'yi anlatan çok ama onun gibi ilim ve vakarı ortaya koyan az, Rivayeti aktaran çok ama riayeti ortaya koyan az... Bu da söz israfına sebep oluyor, konuşup da yapmayınca bereket olmuyor, böyle olduğu içinde çağın Ebû Cehillerinin ve Ebû Leheblerinin karşısı boş kalıyor, onlar da istedikleri gibi bu dünyayı yönlendiriyor...
İslam'ın öğrenebileceğimiz birçok farklı yönü ve ilmi vardır. Fıkıh öğrenebilirsiniz, kelam öğrenebilirsiniz, hadis öğrenebilirsiniz,siyer öğrenebilirsiniz; lakin bütün bu ilimler bir hâle dönüşmedikçe, hayatımızda bir hâl olarak neşvünema bulmadıkça bunun hiçbir kiymet-i harbiyesi yoktur.
İslâm’ın öğrenebileceğimiz birçok farklı yönü ve ilmi var. Fıkıh öğrenebilirsiniz, kelam öğrenebilirsiniz, hadis öğrenebilirsiniz, siyer öğrenebilirsiniz; lakin bütün bu ilimler bir hale dönüşmedikçe, hayatımızda bir ℎâ𝑙 olarak neşvünema bulmadıkça bunun hiçbir kıymet-i harbiyesi de yoktur.
Sayfa 14
Reklam
83 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.