Çiftçilerden biri, "Sovyetler, Meksika'ya kredi vermeye ve askeri yardım yapmaya kalksa, bunu da demokrasinin yayıl­masını engellemek için yaptığını açıklasa Amerikan devleti­ nin tepkisi ne olurdu?" diye sordu. Bir süre düşündükten sonra, "Herhalde savaş ilan eder­di," dedik. Çiftçi de, "Peki, siz sınır komşumuz Türkiye 'ye kredi verdi­niz ve bunu bizim sistemimizin yayılmasını engellemek için yaptığınızı söylediniz. Ama biz size savaş açmadık," dedi. Ev sahibimiz de şöyle devam etti: " Bize Amerikalılar de­mokrat insanlar gibi geliyor . Amerikan devletinin gerici yö­netimlerle, Franco ve Trujillo hükümetleriyle, Türkiye'deki askeri diktatörlükle ve Yunanistan'daki yozlaşmış monarşiy­le neden dostluk ettiğini açıklayabilir misiniz?" Bu soruları cevaplayamadık, çünkü yeterince iyi bildiği­miz konular değildi ..
Sayfa 108
Amerika'ya yaptığım ikinci gezide, Amerikalı arkadaşlarımla birlikte, New Mexico'da kentler kuran Puebloları görmeye gittim. Orada, ilk kez Avrupalı olmayan, yani beyaz adam sayılmayan biriyle sohbet etme olanağını buldum. Taos Pueblolarının reisi olan kırk-elli yaşlarında Ochwiä Biano (Dağ Gölü) adında biriydi. Onunla hiçbir Avrupalıyla
Reklam
Siz dalgaların arasında boğuşurken edebiyatçılar kıyıda güneşlenip matelerini yudumlarlar. Mate, çünkü en iyi Güney Amerikalılar kıvırıyor bu edebiyat işini.
Ermeni Meselesi-Lozan Konferansı
20 Kanunuevvel içtimaında Amerika delegesi Ermeniler için hir Ermeni yurdu istedi ve bunun insaniyet namına lâzım olduğunu söyledi... Ben de mademki Amerikalılar insaniyet için Ermenilerin rahatlarını istiyorlar ve kendileri insaniyete hizmet gayretindedir, o halde onlara Amerika da yer versinler dedim. Niçin, dediler. Çünkü Türkiye'de henüz konfor yoktur. Amerika tamamıyla teşkilatı yapılmış, rahat ve saadeti yerinde zengin bir memlekettir. Ermeniler orada daha çok rahat olurlar, dedim. Hepsi güldüler. Amerika delegesi de güldü. Zabıtnameye bunu koymamışlar. Montanya, yarın yılbaşıdır, bunu yılbaşı hediyesi olarak ver, dedi. “Bizde yılbaşında hediye vermek adeti yoktur. Hem bu Hristiyan yılbaşısıdır. Hem de sizde var, siz verin" dedim. Buna da güldüler. Biz de güldük. Celse de kapandı. Bunu da zabıtnameye koymamışlar"
Sayfa 109 - Dr. Rıza NurKitabı okuyor
Bir uçakta pilot aniden hostesleri çağırmış ve demiş ki: Uçak düşmek üzere. Tüm yolculara atlamalarını söyleyin. Şu anda deniz üzerindeyiz ve denize çok yakın uçuyorum, atlarlarsa kurtulma şansları var, ama atlamazlarsa herkes ölecek!!!’ Tabii, böyle bir şeyi insanlara yaptırmak çok zor. Hosteslerden en akıllısı düşünmüş taşınmış, ‘Herkese uygun bir dille anlatılırsa uçaktan atlamaları sağlanır.’ diye karar vermiş ve ilk olarak Amerikalı kafilenin yanına gitmiş: ‘Sayın yolcularımız; üzerinde bulunduğumuz alan Japonlar’ın araştırma laboratuarlarıyla kaplı. Eğer oraya ulaşırsanız tüm Japon teknolojisi sırlarını kaparsınız!’ Bütün Amerikalılar koşarak çıkışa gitmişler ve atlamışlar; Sonra hostes İngilizler’e yönelmiş: ‘Sayın yolcularımız, şu anda dünyanın en geniş ve verimli sömürgeleri üzerindeyiz; eğer hemen el koyarsanız sonsuza dek sizin olurlar!’ Bütün İngilizler hevesle atlamışlar. Sıra Fransızlar’a gelmiş. Hostes: ‘Bayanlar baylar, affedersiniz rahatsız ediyorum; fakat rica etsem uçaktan atlar mısınız? Şimdiden teşekkür ederim.’ demiş. Fransızlar: ‘Tabii, mersi!’ deyip sırayla atlamışlar! Hostes bu kez Almanlar’a yönelmiş: ‘Atlayın aşağı çabuk!’ diye bağırmış. Alman kafile ‘Heil!’ diyerek atlamış. Veee sıra gelmiş Türkler’eee. Hostes yandan yandan gülümseyerek ve koltuğa hafif dayanarak şöyle demiş: “Siz var ya… Buradan hayatta atlayamazsınız…”
Siz de tüm Amerikalılar gibi fazla duygusalsınız.
Sayfa 16 - ALTIN KİTAPLARKitabı okudu
Reklam
244 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.