İnsanoğlu da genellikle iki kısımdır.Onların da bir kısmı fiil, bir kısmı karıncadır.Tıpkı buradaki gibi filler azınlık, karıncalar çoğunluktur.Tıpkı buradaki insanların bir kısmı yıl on iki ay ellerine ılıktan soğuğa vurmazlar, durmadan buradakiler gibi onlar da kıçlarını kaşıyıp balözü, et özü, çiçek özü yerler.Kuşsütü bile bulur onlara onların karıncaları.Yalnız onların ne filleri ne de fillerinin sultanları bizim buradaki filler gibi sultanımız gibi tok gözlü değillerdir.Bakın bu kış siz aç kaldınız da bizim fillerimiz, sultanımız nasıl yardımınıza koştu.
Sayfa 162Kitabı okudu
Ama insanoğlu aceleci ve tembeldir.Acılarla sınanmayı ve yüzleşip çözmesi gereken sorunları çözmeyi hep erteler. Onlarla Yüzleşmez ve ortada bir sıkıntı yokmuş gibi davranır. En azından görmezlikten gelir. Hâlbuki hiç bir sorun, hiçbir sıkıntı onu yok saydığınız için yok olmaz. Aksine sizin görmediğiniz bir alanda çoğalır, çoğalır ve sonunda hiç de hazır olmadığınız bir anda karşınıza dağ gibi çıkıverir. İşte o an siz, biriken bu ağırlık karşısında hazır da olmadığınız için, bir anda göçüverirsiniz.Hatta bazen çevrenizdekilerin hiç de anlayamadığı ve onlara göre küçük Görünen bir sebeple; belki de o bardakta birikenleri taşıran en son damla ile taşar ve yıkılırsınız. İşte evlilikte, iş hayatında, bireysel yaşam macerasında insanoğlunun yaptığı en büyük hata budur; ertelemek!
Sayfa 224Kitabı okudu
Reklam
Yaratıcılık ve dipsizlik bende ayrılmaz şekilde bütünleşmiştir ; onlara sadece ben aracılık edebilirim. Ben olmazsam, insanoğlu bilmenin bataklığına ve kibrine gömülecektir. Onlar ve siz kaostan çıkmanın yegane yolunu, yani yaşayarak anlamayı sayemde keşfedeceksiniz.
Sayfa 381Kitabı okudu
İnsanoğlu "yok olma" halinin tanımlanmasını yapamayacağı için, kendisine bağışlanan "var olma" nimetinin ne denli bir teşekkür gerektirdiğini anlamaktan caizdir.
Bir gün Don Kişot, hüzünlü kişiliğin bu ünlü şövalyesi, dünyanın gelmiş geçmiş şövalyelerinin en saf, en yüce gönüllü, en kalbi temiz olanı Don Kişot, sadık seyisi Sancho'yla serüven peşinde yolculuklara çıkarken birdenbire onu uzun süre düşündüren kuşku ve şaşkınlığın içine gömülüyor. Olay şu: Yaşamöykülerini şövalye romanları adı verilen ve
Sayfa 950 - 951, 952, 953, 954, 955 Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
İnsanoğlu yaratmayı ve yol açmayı sever, kuşku edilemez bundan. Peki neden aynı zamanda yıkmayı, kargaşayı da sever? İşte bunu söyleyin siz bana!
Reklam
Siz tam yabanisiniz. Baksanıza insan dişlerini boynuna asma âdeti de başlıyor. Bir sonraki kuşakta da kulaklarınızla burnunuzu deldirip süs diye kemik veya deniz kabuğu takarsınız. Gayet iyi biliyorum. İnsanoğlu uygarlık yolundaki kanlı ilerleyişine başlamadan önce, ilkelligin karanlığına giderek daha çok batmaya mahkûmdur. Sayımız artınca ve herkese yer olmadığını hissettiğimizde birbirimizi öldürmeye başlayacağız. O zaman da beline, yüzdüğün kafa derilerini asarsın artık. Sen benim torunlarımın en iyi huylusu, en nazikisindir Edwin, sen bile domuzun iğrenç kuyruğunu üstünde taşımaya başladın... At onu Edwinciğim, at onu gitsin."
Sayfa 13 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
İnfitar 6-12
6-12 Ey insanoğlu! Kerîm olan Rabbine karşı seni aldatan ne? O Rab ki seni yarattı, uzuvlarını düzeltti, seni düzgün hâle getirdi, seni dilediği sûrette terkib etti. Hayır, hayır!180 Aslında siz, hesap gününü yalanlıyorsunuz.181 Oysa, sizin üstünüzde gözcüler ve şerefli kâtipler vardır; ne yapsanız bilirler.
“Fakat insanoğlu sağlıklı olsun hasta olsun, çok aciz bir varlık. Ne zaman, ne sebeple, nasıl öleceğimizi kim bilebilir…” “Hocam siz de böyle şeyler düşünür müsünüz?” “Her ne kadar sağlıklı olsam da bunu düşünmemek olmaz.”
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.