Siz ne düşünüyorsunuz
Bir insanı bir kere sevip sonsuza kadar ona sadık kalabilir mi? Ben gerçek aşkın bu olduğunu düşünüyorum
Sayfa 698 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
"Eğer bir şeyden eminseniz," dedi, "başka bir şekilde düşünmeye zorlayın kendinizi, yanlış ya da aptalca olduğunu bilseniz bile. Bir şey okurken yalnızca yazarın ne düşündüğüne kafa yormayın, durup siz ne düşünüyorsunuz ona da kafa yorun."
Reklam
Bilmiyorum efendim,” dedim soğuk ve kati bir ifadeyle. ’Kararı meclis almış diyorlar...” Şöyle bir baktı yüzüme, alınmıştı, sanki ona ihanet etmişim gibi kırgın bir sesle, “Ama siz de haklı buluyorsunuzdur bu kararı, değil mi?” diye sitem etti. “Cezalandınlmam gerektiğini düşünüyorsunuz.” Suskun kalarak onayladım. Zannederim, bu tavrım sinirlendirmeye başlamıştı onu. “Siz zabit misiniz evladım?” diye sordu bu kez sesi sert çıkıyordu... “Bu kadar genç olduğunuza göre mülazım filan olmalısınız?” Cevap vermemek olmazdı: “Asker değilim efendim, ne mülazım ne de başka bir rütbem var.” Pek şaşırmadı, usulca başını salladı. “Cemiyettensiniz o zaman. Belki de şu fedailer teşkilatından...” Emin olmuş gibi bir kez daha salladı başını, “öyle olmalı. Pek muteber bir fedai olmalısınız. Yoksa böyle mühim bir vazife vermezlerdi.” Bir an bakışlarını kaçırdı, vagonuna gidecek, ben de kurtulacağım sandım, yapmadı, bana döndü. “Kim aldı sizi cemiyete? Sahiden merak ediyorum bu kadar genç yaşta, üstelik edebiyata bu kadar meraklıyken nasıl bulaştınız bu belalı işlere? Kim önayak oldu size?” Cevap verme dedi yine içimden o ses ama tutamadım kendimi:“Siz önayak oldunuz efendim.” Şaşkınlıkla çarpıldı yüzü. “Nasıl? Ben mi?” “Evet efendim, siz,” dedim sözlerimin üzerine basa basa. “Babam, Selanik Maarif Müdürü Emrullah Bey’i Fizan’a yollayarak... Onun genç yaşta o çöl şehrinde ölümüne sebep olarak, siz teşvik ettiniz beni. Evet efendim, kusura bakmayın ama beni cemiyete siz kaydettiniz.” Ne diyeceğini bilemeden öylece kalakalmıştı. “İyi geceler efendim,” diyerek ayrıldım yanından.
AbdulhamitKitabı okudu
Düşünmek için yürek gerekmez diye mi düşünüyorsunuz? Hayır, düşünce ancak sevgiyle serpilip gelişir. Düşkün insana elinizi uzatın ki ayağa kaldırın ya da ölürse öldüğünde acı acı ağlayın, ama hakaret etmeyin. Onu sevin. Onun içinde siz de varsınız, bunu unutmayın. Kendinize nasıl davranıyorsanız ona da öyle davranın. İşte o zaman yazdıklarınızı okuyup önünüzde eğilirim," dedi huzurla kanepeye yeniden uzanırken. "Hırsızı, düşmüş kadını betimliyorlar. İnsanı ise ya unutuyorlar ya da betimlemeye yetenekleri yok. Burada hangi sanatı, hangi şairane renkleri bulabilirsiniz ki? Edebiyatınızda ahlaksızlığı, yozlaşmışlığı damgalamak isterseniz buyurun yapın ama ne olur sanatsal iddialarınız olmasın."
"Siz ne kadar az düşünüyorsunuz?" : Âyet; göksel çekirdekten şavkıdı: ilerleyerek.
Roark vs Wynand
"Sizden iltifat da istemedim, bana acımanızı da istemedim." "İstediğiniz şeyi yapamam." "Ne istediğimi sanıyorsunuz?" "Sizi tokatlamamı." "Neden yapmıyorsunuz?" "Hissetmediğim bir öfkeyi hissediyormuş gibi davranamam," dedi Roark."Bu acıma değil. Yapabileceğim şeylerin en
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.