Merhaba dostlarrrr
Sizce aşk nedir ? Kavuşunca mı aşk olur kavuşamayınca mı ?
Evin küçük asi kızı Bahar, aşkı çok küçük yaşta abilerinin arkadaşı Ali ile karşılaştığı gün tatdı. Abisi Bulut ve Hamza ne kadar zor insanlar olsada Ali'yi kardeşleri bilmiş hep güvenmişlerdir. Ali 13 yaşındayken Bahar ile okuduğu okuldan ayrılıp babasının iş değişikliği ile Eskişehir'e yerleşir ve 5 yıl aradan sonra tekrar çok sevdiği memleketi Rize'ye döner. Kafasında bin bir türlü soruyla tabi. Ali de abi bildiği Bulut ve Hamza 'nın kardeşi Bahar'a aşıktır. Bir süre yanlış olduğunu düşünerek içinde yaşamayı tercih eder aşkını. Gün geçtikce bizim gençlerin aşkı büyür içlerine sığmaz, taşar. Ali durur mu ? Bu kadar yakınken uzak olmanın acısına dayanamaz ve herşeyi göze alıp açılır bizim deli kıza . Dolu dizgin yaşadıkları aşkın çok ağır imtihanları olur. Aştıkları her zorluk onları cesaretlendirir ve daha çok bağlar bir birlerine. Bir derken iki derken bitmek bilmez sorunlar, yanıltıcı olaylar, kırılan kalpler herşeyi tepe taklak eder. Bir iyi ,bir kötü ne olacak bu genç aşıkların sonu dersiniz ? Cevabını kitabımızda bulabilirsiniz.
Acaba aşkları vuslata mı kaldı?
Yoksa o kadar zorluğu aşıp kavuştular mı?
Dolu dolu, olayların hiç bitmediği bir aşk romanı okudum. Yer yer güldüm, bazen sinir krizi geçirdim, Bahar'ı bir kaşık suda boğmak istedim Ali'nin karşısına geçip yuhh be öküz dememek için kendimi tuttum ama çok eğlendim. Keyifle okuduğum bir hikayeydi , yazarımızın kalemi daim olsun
#kübranınkitabı merhaba kitap dostlarım size bugün çok muhteşem bir kitapla geldim, yazarımızın palyoçanun listesi kitabında dediği gibi; “Yazılan kitap kesilen ağaca değmeli. Yazdığının bin katını okumamışı okumayın. Huzurunuzu kaçırmayan kitabı çöpe atın. Popo pışpışlayan kitap, zaman ve ağaç israfıdır!” Ve bu kitap hakkını vermiş ağacın huzurda kaçırdı,en sevdiğim tarz olan psikolojinin ,analizlerin dibine vurmuş bir kitap ;KUKLACI,çok okunan yazarımız
emre timur beyin son kitabı ,gerçi o kitaplarına evlatlarım diyor :) yazarımızın kalemini zaten çok seviyordum bu Arada yeni tanışacaklar için söyleyeyim herkesin harcı değildir huzursuzluk yaratır kalemi:) şimdi gelelim kitaba; kahramanımız gerçekten kuklacı ve marangoz ustası hatta kendi doğuştan olmayan bacağına bile kendine gerçeğinden ayırt edilmeyecek bir bacak yapmış,Mandalina ile tanışana kadar hep maske ile gezmiş onu bile kendi yapmış,hep utanmış ,saklanmış insanlardan ,babası belleksiz yatalak ona bakıyor ama ona olan öfkesi çok büyük annesini ve onu çok dövmüş ,fahişe bir cüceye mandalinaya aşık oluyor ,ve bi doğumgünün den sonra sarhoşken bir ada buluyor ve yaşadıkları ada sular altında kalmak üzere insanları bu adaya inandırmak ,umut ettirmek istiyor fakat fahişelerin ,horların öldürüldüğü gibi buda yasak sizce halk ne yaptı inandımı,mandalina ile aşkları ne oldu ?başka bişey yazmicam yoksa yorumum kitabı geçecek:) ama yazarım kaleminiz hiç susmasın
"İnsan kaderin karşısındaki çaresizliğini gizlemek uğruna tesadüf diye bir kelime uydurdu. Asıl gizlemek istediği iradesinin zayıflığından doğan acıydı. Beklenmedik her karşılaşma insanı bir diğer büyük karşılaşmaya hazırlamak içindir belki de. Rastlantı gibi görünen bu çarpışmalar,kaderin büyük zincirinin halkalarıdır ve mühim olan insanı bekleyen o son yüzleşmeye hazır olmaktır."
her şeyin bir nedeni var mı sizce? hep inanmak istediğim ama içimde zaman zaman sorguladığım bir soru bu. hayat öylesine akmıyor değil mi?
Âşıklara Yer Yok, sorgulatıyor. Orhan'ın çektiği acıyı ellerinize veriyor. Orhan tesadüf sandığı hakikatine yürürken acılardan geçiyor,hayat ona kimi zaman Firdevs kimi zaman babası kılığında geliyor.
yaşam hiç bir zaman umduğumuz doğrultuda ilerlemiyor. UMDUĞUMUZ ya bizim gerçek isteğimiz değilse ya hayat onu bize sunmak için sınavlara tabi tutuyorsa...
Nefis bir kitaptı...
Bu kitabı uzun zamandır görüyordum hem konusuyla hem de kapak tasarımıyla beni kendine oldukça çekti diyebilirim.Instagramda yazarı takip ediyorum çok tatlı birisi. :) Ataerkil bir toplumda olarak bilinen ana karekterler anaerkil bir dünyaya gidiyor.Sizce herşey tam tersi olsa nasıl olurdu diyor yazarımız..Çok merakla okuyacağım.Şimdiden hem Çimen hem de Bir kabusa dalmak için oldukça heyecanlıyım. :)
-Durursam bir daha kurtulamam.
︎ziyanı yok Günışığı yeter bize
-Yüreğim kaydıysa günah mı?
︎Çamura saplansam yardıma gelir misin?
-Elini tutum sıcacıktı yüreği elindeymiş gibi.
︎Elinden tutuversem benimle gelir misin?
-Seninim işte alıp götürsene beni
Sanat dalları, birbirlerinden, birbirlerinin yöntemlerinden yararlanırlar. Selvi Boylum Al
2002'de Le Nouvel Observateur'un kendisine yönelttiği "sizce bilgelik nedir" sorusunu, "Hiç kusura bakmayın aziz dostum. Benim anladığım manada bilgelik, benim yaşıma geldiğinizde böyle sorulara cevap vermemektir," diye cevaplayan "bilge"dir.
Merhabaaa
Bugün size okurken asla bitmesin isteyip, sonunu deli gibi merak ettiğim bir kitapla geldim
Gökçen kız masalını bilir misiniz ? Kalbi sadece sevdiğine olan Gökçen kız...
İki asker ailenin çocukları olan Gökçen ve Murathan. Daha çocuklukta aşıktılar birbirlerine. Babaları Yusuf ve Ali silah arkadaşıydı. Askeri lojmanda asla birbirlerinden ayrılmayan Murahtan ve Gökçen babalarının aynı gün, kol kola şehit olmasıyla hayatları tuzla buz olur. Gökçen 6, Murathan 8 yaşındayken ayrılırlar birbirlerinden. Herkes kendi memleketine döner. Kepçük ve Pamuğun hikayesi de burada başlar aslında...
Yıllar geçer Murathan babası gibi Özel Kuvvetler Askeri olur. Gökçen küçükken Kepçüğüne söz verdiği gibi doktor olur. Tayininin Murathanin olduğu yere çıkmasıyla tekrar kavuşurlar.
Peki sizce yıllar sonra Murathan Pamuğunu, Gökçen'ini tanıyabilmiş midir?
Gökçen Kepçüğünü, Murathan'ını tanıyabildi mi ?
Hiç unutmamışlardı ki...
Hani bazen kendinizi o kitabın içinde hisseder, yeri gelir kahkahalarla güler yeri gelir hıçkıra hıçkıra ağlarsınız ya aynen öyle oldu benim içinde. Asla bitmesin dediğim ama sonunu çok merak ettiğim bir kitaptı. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen çok güzel kaleme alınmış. Okuyucuya o duyguları çok güzel yansıtmış. 2. kitabına çabuk kavuşmak dileğiyle diyorum
Elinize, kaleminize sağlık.