Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
7.cilt
1660. Mesrûk şöyle dedi: Abdullah İbni Mes'ûd radıyallâhu anh' ın yanına gitmiştik. O bize şunları söyledi: Dostlar! Bilen, bildiğini söylesin. Bilmeyen de "Allah bilir " desin. Zira insanın bilmediği konuda "Allah bilir" demesi de bir ilimdir. Allah Teâlâ, Peygamberi sallallâhu aleyhi ve sellem'e şöyle
İlk Adım: Empati
Biri sizi eleştirdiğinde ya da saldırdığında, size yardım etmek istiyor da olabilir incitmek de isteyebilir. Eleştirenin söylediği doğru veya yanlış olabilir ya da ikisi arasında bir yerdedir. Fakat, ilk başta bu konulara odaklanmak pek akıllıca değildir. Bunun yerine, o kişinin tam olarak ne demek istediğini anlamak için ona bir dizi netleştirici soru sorun. Soruları sorarken yargılayıcı ya da savunmacı olmaktan kaçının. Sürekli olarak daha net bilgi sorun. Dünyayı, eleştirenin gözlerinden görmeye çalışın. Size belirsiz, aşağılayıcı etikederle saldırırsa, ona daha belirli olmasını ve sizinle ilgili hoşuna gitmeyen şeyin tam olarak ne olduğunu açıklamasını söyleyin. Bu ilk manevra tek başına bile eleştiren kişiyi sırtınızdan atabilmeniz için bayağı yardımcı olur ve saldırı savunma etkileşimini bir işbirliği ve karşılıklı saygıya dönüştürmeyi sağlayabilir.
Sayfa 149
Reklam
" Ne kadar zor olursa olsun görev insana kolaylık sağlıyor. Mutlu olmayı, insanca yaşamayı, kendinize özgü isteklerinizin olup olmadığını araştırmaya başladığınız an zorluklar başlıyor; ya da soru sormaya kalkıştığınızda. Bir kez kendi kendinize de olsa soru sormaya kalkışmaya görün, hapı yuttuğunuz gündür. Oysa size verilen, özellikle sizin kendinizin gerekli bulduğunuz değil de, başkalarınca size uygun görülen görevleri yerine getirirken soru sormaktan, tabii böylece de sorularınıza cevap aramaktan kurtuluyorsunuz. Birisi sizin yerinize birtakım sorular sormuş ve onları cevaplamış demektir bu. Cevap da size uygun görülen, sizin için düşünülen iştir, görevdir. Cevabın ya da görevin doğru olup olmadığı sizi ırgalamaz."
“Ama minyatürün görüntüsü sanki, nasıl desem, biraz çocuksu gibi…” “Bunu daha önce de başka bir Frenk’ten işitmiştim. Çocuksuluk.” Sinan Bey gülümsedi. “Bellini Efendi, şimdi size bir soru sorayım: çocuk göğe bakar mavi semayı görür, yere bakar kahverengi toprağı görür öyle değil mi?” “Evet, doğru söylüyorsunuz.” “Peki şimdi söyleyin, hangimizin resimlerinde gök mavi?” …
Sayfa 606 - Kopernik Kitap, 1. Baskı: Mart 2019
Ömrümüzün üçte birini uykuya harcamamak için akıllara gelen soru ..
Akla şöyle bir soru gelebiliyor: Bütün bu anlatılanlara bakınca dengeli ve zinde bir gün için ortalama 6-9 saat aralığında bir süreyi uykuya ayırmak gerektiği anlaşılıyor. Ancak bu süre, gün içerisinde yüksek bir zamana tekabül ediyor. Peki, bu zamanı da uyanık geçirerek faydalı kullanmak isteyenler için kullanabilecekleri bir ilaç, yapabilecekleri bir faaliyet/spor var mı? Ya da böyle bir ilacın olması uykunun fonksiyonlarının yerine geçebilir mi? Buna cevabımız hayır. Uykunun yerine geçecek bir ilaç yok. Ya da şöyle ifade edelim: Uyumadığımız sürede uykunun etkilerini bize verecek bir ilaç yok. Günde 4 saat uyuyup kalan 3 saat uykunun yerine geçecek bir spor ya da bir egzersiz şimdilik yok. Yapılacak en iyi şey uyanık kaldığınız zamanları boş geçirmemek, zamanı etkin kullanmak. İnanın bu size fazlasıyla yetecektir.
'' Beni delirtmek için sizi mi tuttular? '' '' Hayır. '' '' Neden? Beni mahvetmek isteyenler kimler? '' '' Bu doğru bir soru , ama bunun yanıtını ben size veremem. ''
Reklam
Eğer size doğru bir çocuk gelirse,gülerse altın rengi saçları varsa, ona soru sorulduğunda yanıt vermiyorsa,kim olduğunu hemen anlarsınız. Böyle olursa rica ediyorum! Beni böyle üzüntü içinde bırakmayın: Hemen yazıp haber verin geri geldiğini...
Sayfa 90 - İş bankasıKitabı okudu
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Her yeni doğan gün bir lütuftur ve yeni doğan gündeki varlığınız da bir lütuftur ve bu lütuflar bir tecelliyat silsilesi oluşturur. Necip Fazıl, " Nurtopu günlerin kanına girdim , kutsal emaneti yedim bitirdim , diyor. Bu birinci mısra beni etkiler. Her yeni gün, nurtopu bir gündür. " Her dem yeni dirlikte doğarız , sizden kim usanası ," diyor Yunus. Hücrelerimiz, kalbî, akli, ruhi durumumuz yenileniyor. Ben geçen seneki Sadettin değilim, on sene önceki hiç değilim. Tesadüfler, tecelliyatlar yeni ve yenilenen size hayat vermişse o gün size yeni bir şey söylüyordur. Dizi romanlar vardı, çocukluğumuzda, " Bakalım kahramanımızı hangi maceralar bekliyor ," diye biterdi. Bu bana enteresan gelmiştir, her an için hangi maceraların bizi beklediği önemli bir soru . Hepimiz birer kahramanız, hepimize ruh üflendi ve hepimiz eşref-i mahlûkat olma noktasındayız. Bu tecelliyat içinde bize verilen imkânı nasıl kullanacağız, bu önemli bir soru. Dolayısıyla sıkıntılar olsa da ümitsizlik diye bir şey söz konusu olmamalı. Sıkıntılı anlar tabii ki olur; dünyada yaşıyoruz. Kabz ve bast hali arasında gider gelir insan ruhu ama ümitsizlikten sakınmalıdır.
... bakire, meleğin kılıfıdır. Kadın olununca melek gider ama daha sonra dönüp anneye küçük bir ruh getirir. Yaşamın akışında bir gün anne olacak olanın içinde uzun süre çocukluğu kalır, küçük kız genç kızda var olmaya devam eder, o bir çalıbülbülüdür, "Uçup gitmemesi ne hoş!" der onu görenler. O sevimli, o cana yakın canlı evin içinde
Sayfa 48 - 4.Basım, Nisan 2021
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.