-Yatağın üzerine oturdu, özel hayatım hakkında bilgi toplamış olduğunu anlattı bana: Annemin geçenlerde yurtta öldüğünü haber almışlar, bunun üzerine Marengo’da bir soruşturma yapmışlardı. Soruşturmayı yapanlar, annemin gömüldüğü gün benim "katı yürekliliğimi gösterir şekilde" davranmış olduğumu öğrenmişlerdi. Avukatım: "Tabiî anlarsınız," dedi, "size sormaya biraz sıkılıyorum ama, çok önemli bir şey bu. Sonra, verecek bir cevap da bulamazsam savcının elinde bu, bir silah haline gelecek. Onun için bana yardım etmenizi istiyorum." Sonra o gün keder duyup duymadığımı sordu: Bu soru beni çok şaşırttı. Öyle geliyordu ki, bunu soran ben olsaydım çok sıkılacaktım. Bununla birlikte kendimi yoklamak âdetini biraz kaybetmiş olduğumu, onu aydınlatmanın benim için güç olacağını söyledim: "Annemi çok severdim şüphesiz," dedim, "ama bu bir şey ifade etmez ki. Kafaca, vücutca sağlam bütün insanlar sevdiklerinin ölümünü az çok arzu etmişlerdir." Avukat bu noktada sözümü kesti ve çok telaşlanmış göründü: "Sakın mahkemede ve sorgu yargıçlığında böyle söylemeyin," diye söz aldı benden. Ona: "Bununla birlikte, bende öyle bir tabiat var ki," dedim. "Bedenî ihtiyaçlarım çoğu zaman duygularımı etkiler. Annemi gömdüğüm gün çok yorgundum, uykum vardı. Bu yüzden de olup bitenlerin pek farkına varamadım. Kesinlikle söyleyebileceğim şey şu ki; annem ölmeseydi daha iyi olurdu." Fakat avukatım memnun görünmüyordu. Bana: "Bu kadarı yeterli değil," dedi.-