Çanakkale her zaman gurur ile karışık burukluk,yürekte sızı bizler için.Kitapta anlatım çok duygusal,bir çırpıda okunacak bir kitap.Bildiğimiz,duyduğumuz, okuduğumuz yaşanmışlıklar olsa da her seferinde yüreğimizi sızlatıyor Çanakkale...
**** İnceleme kitabın içeriği hakkında çok da önemli olmayan ufak bilgiler içeriyor olabilir.Okumanızın tadını kaçıracak kadar önemli bir bilgi yok yine de.****
Kitabımızın ana kahramanı Rıfat bir kitapçı ve Seyrek Yağmur da bu kitapçı dükkanının adı. Rıfat kitapçı olduğu için okumayı çok seviyor, şair ve yazarlarla da arası çok iyi.
100
Beni derinden etkileyen bir kitap. Hikaye içime işledi ve hala üzerinde düşünüyorum. İnsanların kişiliklerine, hayatlarına bakılmaksızın toplumsal önyargıların acımasızlığı bu hikayede öyle başarılı işlenmiş ki adaletsizlik ve haksızlık içimi sızlatıyor. Kadın ve erkeğin toplumdaki eşitsiz konumu ve insanların düşüncelerine bu derece işleyişi asıl ahlaki değerleri ikinci plana atıyor öyle ki en sevdiğimiz, en iyi tanıdığımız insanları bile tanımaz hale getiriyor ve kitabın bunu işleyiş tarzı insanı bunu bilmekten öte yaşamaya ve hissetmeye sevk ediyor.
Tess'e hala üzülüyorum ve sanırım bu duyguyu bir süre daha içimden atamayacağım, çok etkilendim.
Kitabın arka kapağı ve adı Türkiye'den kadınların öykülerini vaad etse de içerik pek de öyle değil. Kitapta yazarın tıp fakültesi 1. sınıftan itibaren meslek hayatı boyunca yaşadığı mesleki sıkıntılar anlatılıyor. Sağlığın özelleştirlilmesinin hastadan ve hekimden götürdükleri, Türkiye'de doktor olmanın zorlukları anlatılıyor. Yazarın 2000'den sonra tıp fakültesinde okuyanları yetersiz, kendi kuşağının doktorlarını ayrı yerde görmesi de fazla taraflı ve haddimi aşmak istemem ama yüksek egolu geldi.
Öyküler ise hem yazarın hastaları, hem başka kadınların öykülerini içerirken antik çağdaki kadınlardan öyküler ise kitabın bu kısımlarını daha ilgi çekici yapıyor. Öyküler kitap boyunca aralara serpiştirilmiş. Kitabı okurken bir sonraki öyküye sıra ne zaman gelecek diye merakla hızla geçiyorsunuz sayfaları. Her bir öykü yürek sızlatıyor.
Ben sağlıkçı olarak yer yer sıkılsam da son 30 sayfayı saymazsam (geçmek bilmedi) genelde keyifle okudum. Öykülere daha fazla yer verilseydi çok daha keyifli ve herkesi kucaklayabilecek bir kitap olurdu diye düşünüyorum.
İnanılmaz acılar yaşamış bir kız çocuğunun hayat hikayesi. Dili ve anlatımı öyle sıcacık başından geçenleri gülümseyerek anlatıyor. Onun buruk gülüsemesi içinizi sızlatıyor. Bazen öyle yerlerde kahkaha atıyor ki anlıyorsunuz o hala bir çocuk. Derin sızılar bırakan bir kitap oldun Küçük Arı.
Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, 'Bu öyle olmayabilirdi!' düşüncesi
