Kapitalizme özgü yoksulluk ile kapitalizm öncesi toplumsal yapılara özgü yoksulluğun en temel ve en önemli ayrım noktası, kapitalizm öncesi toplumlarda yoksulluğun gerçekten yoksulluğa dayanıyor olmasıydı; oysa kapitalizmin ürettiği yoksulluk, tam da varlıkla birlikte üretilmiş ve varlığın sebebi olarak ortada durmaktadır.
Aç insanların gözlerinde giderek büyüyen bir gazap oluşuyor. Ruhlarında yumru yumru gazap üzümleri oluşuyor, büyüyor, ağırlaşıyor, bağbozumuna hazırlanıyor.
insan daha yaşamadan, cennet umudunu ne yapsın? Kendi ruhları yerlerde sürünürken, Kutsal Ruhu ne yapsınlar? Yardıma ihtiyaçları olacak. Ölmeye sıra gelmeden önce yaşamaları şart.
Her zaman etkileyici olan şeylere kapılan insanlık, asla sabırlı ve adil olanlara değil, sabitfikirlilere, kendi hakikatlerini mümkün olan tek gerçek, kendi iradelerini dünya kanunun temel biçimi olarak ilan etme cesaretini gösterenlere biat eder.
Düşünen bir insan olgunluğa eriştiğinde ve tam bir bilinç kazandığında kendini istençsiz olarak sanki çıkışı olmayan bir tuzağın içindeymiş gibi hisseder.Aslında insan,iradesi dışında birtakım tesadüfler tarafından yokluktan var olmuştur.